Ragbi günlükleri 162

Temmuz ayının sonuna doğru yaklaşırken, Avrupa 7’li ragbisinde turnuvalar bir bir sona eriyor. Büyüklerle başlayan ulusal rekabette sıra, U18 takımlarına gelmiş, erkek takımımız mücadelesini vermişti. Geçtiğimiz hafta sonu, U18 kadın takımımızı izledik. Bu hafta da genç kadınlarımızın peşindeyiz.

                Polonya’nın Zabki şehrinin ev sahipliğinde oynanan turnuvaya, Ankara’da hazırlandı takımımız. Elif Duran, İhsan Demirtaş ve Sercan Hükümen Hocalarımızın gözetiminde gerçekleşen hazırlık sürecinde, son kadro şekillendi ve ülkemizi temsilen şu isimler Polonya’da yer aldı: Sedanur Alagöz, Melek Türkkaya, Hümeyra Atılgan, Selinay Acıelma, Irmak Karabaş, Büşra Yıldız, Tuğçe Fesli, Gülbahar Ekinci, Hilal Karagöz, Tuğba Yavuz, Ceyda Güven, Rümeysa Şan, Melisa Gül.

                Yedi ülkenin(Portekiz, Macaristan, Romanya, Türkiye, Litvanya, İsveç, Galler) katılımıyla gerçekleşen 2023 Yılı U18 Kadınlar Trophy maçlarında, takımlar, tek devre lig usulü sistemiyle karşı karşıya geldiler. İki gün süren turnuvada, birbirleriyle oynadıkları müsabakalar sonucunda genel sıralama belirlendi.

                22 Temmuz Cumartesi gününün açılışını, saat 10.00’da Türkiye yaptı. Rakibimiz Portekiz idi. Maçın açılışında, 10 metre çizgisine kısa bir vuruş deneyen takımımız, bunda başarılı oluyor ve ilk paslaşma sonrası rakip savunma hattını kırıp, sayıya koşuyordu:7-0. Maçın ilk yarısında, iyi bir savunma ortaya koyan Türkiye, birlikte hareket ederek, kaymaları, rakip paylaşımlarını doğru yaparak, devreye sayı yemeden girdi. İlk yarıda, ikinci sayıyı da bulabileceğimiz şansları yakalamıştık. Ancak sahada daralmamız; oyunu sahanın merkezinde, kalabalıklar içerisinde oynamamız; geç gelen destekler nedeniyle yaşadığımız top kayıpları hanemize yeni sayılar eklememizi engelledi. Portekiz vuruşuyla hareketlenen ikinci yarıda, devrenin hemen başında yaşadığımız top kaybı, bize, Portekiz sayısı olarak döndü. Dengesiz yakalanan savunmamız, üst üste üç müdahale(tackle) kaçırınca, sayıya engel olamadı:7-5. Maçın sonuna kadar karşılıklı denemeler izledik. Bu denemeleri sonuçlandıran yine takımımız oluyor ve maçı 12-5 kazanıyorduk. İkinci yarıda, top paylaşımımızda sıkıntı yaşarken, el becerisi hataları topu rakibe vermemize neden oldu. Aynı sıkıntıyı rakibimimizin de yaşaması, üzerimize tehdit oluşturmalarını engelledi. Dar bir alanda oynadığımız oyunu sahaya yaymalı ve desteklerde geç kalmamalıyız. Kazanarak başlamak moral verici…

                Günün ikinci karşılaşmasına Litvanya karşısında çıktık. Bizim gibi ilk maçını kazanarak gelen bir rakibi yenip, avantaj sağlamalıydık. Litvanya’nın vuruşuyla hareketlendi maç. İlk topu karşılıyor, ancak paslaşırken topu öne düşürüyorduk(knock on). İlk oyun şansını yakalayan Litvanya, deniyor ama Türk savunmasını geçmeyi başaramıyordu. Ta ki dördüncü dakika içerisinde buldukları sayıya kadar… İlk yarı boyunca, el becerisi hatalarımız ve sahanın merkezinde oynama gayretimiz devam etti. Rakibin gördüğü sarı kart sonrası sahada altı kişi kalması, kazandığımız penaltı avantajı da eklenince, sayıya ulaşabildik. 5-5 eşitlikle tamamlanıyordu ilk yarı. Kısa bir vuruşla ikinci yarıyı başlatan Türkiye, denemesinde yine başarılı oluyor; üstüne güzel bir mesafe kazanıyordu. Ancak desteğin geç kalması, topu rakibe geri verdi. Aradığımız sayıya, üçüncü dakika içerisinde, rakibin taç atışında(line out) yaptığı hatayla ulaştık. Sedanur’un yay koşusu başarılı oluyor ve skor, 12-5’e geliyordu. Yaptığımız başlangıç vuruşlarına rakibin knock on ile cevap vermesi, Litvanya’yı demoralize etti. Topun bizde kaldığı anlarda, skoru açacak sayıları bulup, oyunda rahatladık:17-5. Sayının temel bir organizasyonla(fix-pas) gelmesi, bu denemeleri sahada görmek memnun ediciydi. Maçın sonunda, sürenin bittiğini düşünüp topu dışarı attık. Son deneme şansını yaklayan rakibimiz, buradan bir sayı çıkartıyor ve maçın skoru netleşiyordu:17-10. Sahanın merkezinde daralıp, bu bölgede oynama gayretimiz, rakibi de daraltıp, kanatlara yay koşusu yapmaksa, bu tercih kabul edilebilir. Repertuarımızda başka neler var? Merak ediyorum.

                Cumartesi gününü tamamladığımız karşılaşmada rakibimiz, Romanya idi. İlk düdükten son düdüğe kadar tek taraflı bir maç izledik. Oyunun tek hakimiydi Türkiye. Organize edilmiş, bireysel beceriye dayanan ve savunma kaynaklı olmak üzere üç farklı sayı şeklini de maç içerisinde gördük. Sedanur Alagöz, yaptığı dört sayı ile öne çıkarken, oyuna dáhil olan her oyuncumuzdan katkı aldığımız bir karşılaşmaydı. Hata yapmaktan oyun oynayamayan, maç boyunca hiç tehdit oluşturamayan Romanya, karşılaşmadan 38-0 mağlup ayrıldı. Günün kapanışını yaptığımız bu karşılaşma, bize, moral olur, lakin ölçü olamazdı. Turnuvanın ikinci gününde, yeni rakiplerle kendimizi test etmeye devam edecektik.  

                Pazar gününe başlangıcı İsveç karşısında yaptı Milli Takımımız. Başlangıç vuruşuyla hareketlendirdiğimiz maçta, ilk denemeleri İsveç yaptı. İsveç, denemesine deniyor ama karşısındaki başarılı Türk savunmasını geçemiyordu. Nihayetinde hata yaptılar ve topu teslim ettiler. Kazandığımız scrum sonrasında, kızlarımızdan organizasyon izledik. Top dolaşıyor, savunma kırma denemeleri yapılıyor, güvenli rucklar kurulup, oyun yeniden organize ediliyordu. İlmek ilmek işlenen bu organizasyon, Gülbahar’la birlikte sayıya dönüştü:5-0. Dördüncü dakikaya kadar savunmamız karşısında etkili olamayan İsveç, ilk ciddi denemesinde sayıya ulaşıyordu. Topu kanada kadar taşıyan rakibimiz, doğru yerleşmesine rağmen oyuncumuzun müdahale(tackle) kaçırmasıyla sayıyı buldu:5-5. İlk yarının sonunda, yine güzel bir organizasyon ile sayıya ulaştık.  İlk gün eksikliğini hissettiğimiz destek koşuları, bu maçta zamanında geliyor ve atak sürekliliğimiz sağlanıyordu. Sedanur’un sayısıyla ilk yarıyı önde kapattık:10-5. İkinci yarıya topu karşılayarak başlayan Türkiye, engelleme hatası yapıyor ve topu kaybediyordu. Bu kaybın sonunda sayıya ulaşan İsveç, skoru dengeledi:10-10. Yediğimiz bu sayıyla silkelenen takımımız, oyuna ağırlığını koyacak ve maçın sonuna kadar İsveç’i sayı yağmuruna tutacaktı. Tuğba’dan iki, Tuğçe’den de bir sayı bulan Türkiye, farkı iyice açarak kazanmayı başardı:25-10. Oyunun iki tarafında da başarılı bir performans sergiledi kızlarımız. Savunmada; birlikteliklerini kaybetmezlerken, sakin kalarak müdahalelerini gerçekleştirdiler. Bu iyi savunma ile topu geri kazanmayı başardılar. Oyunun hücum tarafında ise, organizasyon izlemek çok keyifliydi. Destek koşularının zamanında gelmesi atak sürekliliğini sağlarken, denemelerin çeşitli oyunlarla zenginleştirilmesi, rakip savunmayı aşmamızda bize yardımcı oldu. Kazanarak yolumuza devam ediyoruz.

                Günün ikinci seansına gelindiğinde, artık geri sayıma geçilmişti. Önümüzde kazanılması gereken iki maç daha bulunuyordu. Bu hedef doğrultusunda, oynadığımız ilk rakip Macaristan oldu. Beşinci maçlara girilirken, tek galibiyeti bulunan rakibimiz karşısında, ilk düdükten son düdüğe kadar üstün bir oyun oynadı takımımız. Planlarını sahada rahatça uygularken, rakibinin oynamasına hiç izin vermedi. Macaristan’ın tek organizasyonunu ilk yarının sonunda görürken, buradan bir sayı çıkarmayı başardılar. Tüm oyuncularımızın süre aldığı maçı 36-5 kazanıyor ve son maçımızı beklemeye başlıyorduk. 

                Turnuvadaki kapanış maçımızı, ragbi geleneği olan bir ülkeyle, Galler’le oynadık. Müsabakadan çıkacak sonuç, ilk üç sırayı belirleyecekti. Galler’in vuruşuyla başlayan maçta, ilk topu elimizden düşürüyor ve hücum fırsatını rakibimize veriyorduk. Scrum sonrasındaki ilk denemesinde sayıya ulaşan Galler, ilk dakika içerisinde öne geçmeyi başardı. Savunmada kayıp, rakibi paylaşmada geç kalınca, kanattaki bir fazla oyuncu sayıya koştu. İlk yarı boyunca yaptığımız denemeler, Galler savunması karşısında etkisiz kalırken; rakibimizin savunma hattımızı kırışlarını, gösterdiğimiz ekstra çabayla telafi ettik. Son dakika içerisinde, rakibinin koşusuna cevap veremeyen oyuncumuz, savunduğu alandan rakibini kaçıyor ve devreye 12-0 Galler üstünlüğü ile giriliyordu. İkinci yarının başından itibaren etkili oyununa devam eden Galler, son düdüğe kadar bulduğu sayılarla, maçı, 36-0 kazanmayı başardı ve turnuvayı birincilikle bitirdi. Maç boyunca, Galler’in daha etkili olduğuna şahit olduk. Koşan, yeri geldiğinde oyunun hızını arttıran Galler, bu maça kadar iyi bir savunma performansı gösteren, rakipleri tarafından düşük tehdide maruz kalan Türk savunmasını organizasyon dışına çıkartıyordu. Oyunun hızı arttıkça, yani nabızlar yükseldikçe, alan-rakip paylaşımında sıkıntı yaşamaya başladık. Tükenen enerji, bir sonraki savunma hamlesini geciktirince, savunmada daha çok gedik açıldı. Bu boşlukları değerlendiren Galler, peş peşe bulduğu sayılarla farkı açtı. Turnuva başından beri uyguladığımız, rakibi merkezde toplayıp, kanatlardan yay koşma taktiği işlemedi. Galler’in bizi etkisizleştiren baskılı savunmasının yanında, top paylaşımında ortaya çıkan el becerisi hataları da oyunumuzu taşımamızı engelledi.

                İlk üç takımın birbirini yendiği turnuvada, birinci sırada girdiğimiz son maçtan üçüncü sırada çıkarak turnuvayı tamamlıyoruz. Son maçta kaçan birincilik, geçen yıla nazaran gösterilen gelişim, U18 7’li Ragbi Kadın Milli Takımımızın takdir edilmesini gerektiyor. Hep söylüyorum, milli takımlarımız, rekabetçi bir ulusal ligle de desteklendiğinde, çok daha büyük başarılar yakalayacağız. Emeği geçenleri tebrik edelim.

NOT: Fotoğraflar, Rugby Europe facebook sayfasından alınmıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu