Ragbi günlükleri 160-3

Edirne’yi temsil eden pehlivanların derecelerine bakalım. Baş boyunda Edirne’yi temsil eden Trakya Birlik pehlivanı İsmail Koç, ilk turda elenerek Kırkpınar’a veda etti. Başaltı boyundaki temsilcilerimiz, 2. turdan öteye gidemezken; diğer boylarda da biri hariç derece göremedik. Edirne’ye tek madalya getiren pehlivan, Teşvik 1 boyundan Aydıncan Gümüşdağ oldu. Şahi Spor Kulübü’nün pehlivanı olan Aydıncan, Teşvik 1 boyunda güreşen 140 pehlivan arasından sıyrılarak, birinciliği kazandı ve bir üst boya yükseldi. Genç pehlivan, kupa töreni sonrasında Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın yanına giderek, elini öptü. Edirne’ye tek madalyayı getiren Aydıncan ile kısa bir görüşme yapıp, duygularını öğrendim. Çok mutlu olduğunu söylerek sözlerine başlayan Aydıncan, ”Haftada iki çift antrenman yaparak güreşlere hazırlandık. Beni güreşlere hazırlayan hocalarıma çok teşekkür ederim. Bundan sonraki hedefim Türkiye şampiyonu olmak.” dedi. Şampiyon bir pehlivan çıkartan Şahi Spor’un Başkanı Şamil Doğu Delen’e görüşlerini sorduğumda, ”Şahi Spor olarak, sekizinci Kırkpınarımızı geçiriyoruz. Sekiz Kırkpınar’ın yedisinde, Edirne’ye derece getirdik. Bunu da Edirnemizin çocuklarıyla başardık. Bu seneki Kırkpınar’ı üzülerek bekledik. Bizim için güzel bir final oldu. Maalesef, maddi sebepler kaynaklı, bir hafta on gün içerisinde kulübümüzün kapanışını vereceğiz. Maliyetlerle başa çıkamaz duruma geldik. Teknik kadromuz, çeşitli kulüplerde pehlivan yetiştirmeye devam edecek. Aydıncan’ı tebrik ediyorum. Çok çalışkan bir çocuk. Geçen sene Kırkpınar’da, kulübümüz adına üçüncü olmuştu. Bu sene şampiyon oldu. İnşallah bu çıtayı bozmadan başarılarını devam ettirir.” diyerek görüşlerini belirtti.

                Böyle büyük katılımlı bir organizasyonda, tabii ki olumsuzluklar olabiliyor. Gözlemlediğim olumsuzlukların kaynağı, belli bir medeniyet seviyesine çıkartamadığımız insanımız. İki gün boyunca da tribünlerde gerginlikler göze çarptı. Uzayan ve ara ara hiddetlenen tartışmalar, polis müdahalesiyle önlenmeye çalışılırken; herkesin dikkatini dağıtan ve ilgiyi güreşlerden koparan bu tartışmalara diğer seyirciler de tepki gösterdi. Gerginlikler saha dışında da yaşandı. Yumruklaşmaya varan bir kavga, polisin araya girmesiyle daha da büyümeden önlendi. Görmekten en çok utandığım olumsuzluk, insanımızın pisliğiydi. Maçları takip ederken yenilip içenlerin çöpleri yerlere atılmıştı. Kalabalık dağıldığında, o pisliği çıplak gözle çok net görebiliyordunuz. İşi ileri bir seviyeye taşıyan bazıları ise, çöplerini tribünlerden saha dışına fırlatıyorlardı. Gözlerimle görme talihsizliğini yaşayıp, başkaları adına utandım. Emekçiler çoktan çalışmaya başlamış, geride kalan enkazı kaldırıyorlardı. Durum, saha dışında da farksızdı. Gözle görebildiğiniz her yerde çöpler vardı. Sanki topraktan çöp bitmişti. Muhtaç olduğu doğasına bu kadar ihanet eden bir canlı türü var mıdır? İnsanlığın temel erdemlerinden nasiplenmeyen, bunu da inatla reddeden milletimiz adına üzüldüm. Değineceğim bir başka olumsuzluk, güreşlere katılmak için gelen belediyelerin kurmuş olduğu çadırlar. Çok plansız bir şekilde, önce gelenin yerini kaptığı bir anlayışla kurulmuşlar. Bu işe organizatörler el atmalıdır. Alan, şehirler adına parsellenmeli ve şehirleri temsil edecek sayılara göre parsel büyüklüğü değişmelidir. O parsel içinde belediyeler veya spor kulüpleri düzenlerini sağlamalıdır. Bu dinlenme alanlarındaki çadırlara bir standart getirilmeli, her belediye veya spor kulübüne asgari şartlar sağlanmalıdır. Kimi kulüplerin ne kadar imkansız olduğu, çadır alanı gezildiğinde görülebilmekteydi. Ayrıca bu alana çok sayıda tuvalet ve duş sağlanmalıdır. Sporcu çadırlarında vakit geçirenlerin, tuvalet ihtiyaçlarını arka bölümdeki tarlalarda giderdiğini gözlerimle gördüm. Önümüzdeki organizayonlar için çözülmesi gereken sorunlar listesine eklenmelidir. Kırkpınar’daki en üzücü olay, pazar günü yaşandı. Bir ağacın devrilmesi sonucu yaralanan iki kadın vatandaşımız, sağlık görevlilerinin acil müdahalesiyle hastaneye kaldırıldı. Kendilerine geçmiş olsun dileklerimizi iletelim.

                662 yıldır süregelen bu tarihi organizasyon, Cumhuriyetimizin 100. Yılı’nda da tamamlandı. Rakiplerinin sırtını yere getirmek için gayret eden pehlivanların kimi sevindi kimi üzüldü. Ama Koca Yusuflar’ın, Adalı Haliller’in namına yakışır güreşler gerçekleştirildi. Kırkpınar’ın güzelliklerinin yanında, yaşanan olumsuzlukları çözmek yine organizatörlere düşüyor. Kadim şehir Edirne’nin tarihi güreşleri, sevenlerini tatmin duygusuyla evlerine gönderiyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu