Hakikat 100 yaşında

Trakya Üniversitesi (TÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi’nde, Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yılı sebebiyle, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı ve Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Bülent Atalay tarafından ‘Lozan Müzakerelerine Genel Bir Bakış’ başlıklı konferans verildi.

                Lozan Barış Antlaşması’nın 100’üncü yılı kapsamında, TÜ Güzel Sanatlar Fakültesi’nde konferans etkinliği gerçekleştirildi. ‘Lozan Müzakerelerine Genel Bir Bakış’ adlı konferans Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı ve Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Bülent Atalay tarafından dinleyicilere sunuldu. Konferansa TÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu, TÜ öğretim görevlileri ve vatandaşlar katıldı. Konferansta konuşan Atalay, Lozan Barış Antlaşması’na kadar olan Türk tarihini özet geçerek, antlaşma sürecine nasıl gelindiğini dinleyicilere aktardı.

LOZAN’DA PSİKOLOJİK SAVAŞ

Atalay, Lozan görüşmeleri sırasında yaşanan sandalye olayını anlatarak, görüşmeler sırasında yaşanan psikolojik savaşa da dikkat çekti. Atalay; “İsmet Paşa ve beraberindeki heyet salona girer, herkesin kaliteli koltukları vardır. Bizim heyete ayrılan sandalyeler, daha tabure misali düşük kalitelidir. Salonda Doğu’yu temsil eden sadece İran halıları vardır, bu bir psikolojik savaştır. Bütün tablolar, başta Son Akşam Yemeği olmak üzere, Hristiyan dünyasını temsil ediyor. İsmet Paşa bakıyor, herkesin koltukları güzel, Rıza Nur ile göz göze geliyorlar, birlikte Hasan Saka’ya dönüyorlar ve hemen salonu terk ediyorlar. Salon buz kesildi, İsmet Paşa zaten geç kalmıştı, girdiği ile çıktığı bir oldu. Ama yaptıklarının farkındaydılar, tabureleri eşit koltuklarla değiştirdiler. Ondan sonra İsmet Paşa geri döndü” dedi.

LORT CURZON’LA ANLAŞMAZLIK

Lozan görüşmeleri sırasında İsmet İnönü’nün 45 dakika boyunca, katılımcılara Türk tarihini anlattığını belirten Atalay, daha sonra iç tüzük görüşmelerine geçildiğini ifade etti. Atalay; “22 Kasım’da başlayan görüşmeler, ocak ayının sonuna doğru olgunlaşma noktasına geliyor. Ocak ayının sonunda, Curzon kabataslak bir metni İsmet Paşa’ya veriyor ve ‘Bunu heyetinizle görüşün’ diyor. İsmet Paşa da bunu Ankara ile görüşeceğini söylüyor. Nihayet Türk heyeti bakıyor, Ankara’yla da istişare ediyorlar ama yenir yutulur bir tarafı yok. Yani Sevr Antlaşması’nı kamufle etmişler, tekrar dayatıyorlar. Verilen Milli Mücadele’nin esamesi okunmuyor, çünkü size sürekli mağlup muamelesi yapılıyor. Nihayet metin reddedildiğinde, Curzon ‘Ben Lozan’ı terk ediyorum’ diyor. İsmet Paşa bunu duyduğunda ‘O Curzon’sa, ben de Türk milletinin temsilcisi İsmet’im’ diyor” şeklinde konuştu.

“O GÜNÜN ŞARTLARIYLA ELDE EDİLEBİLECEK MAKSİMUM KAZANIM ELDE EDİLMİŞTİR”

Lozan’ın o zamanın zor şartlarına rağmen antlaşmaya vardığına dikkat çeken Atalay; “Lozan, hezimet miydi, zafer miydi? Diye tartışılır. Lozan bir hakikattir. O günün şartlarıyla elde edilebilecek maksimum kazanım elde edilmiştir. Çünkü gerçekten sıkıntılı bir süreçtir. Bunu hiç sağa sola çekmeye gerek yok. İsmet Paşa açık açık ‘Bütün dünya bir tarafta, biz yalnızdık’ diyor. Bu sıkıntılı dönemde, bu müzakereler antlaşma ile neticelendirilmiştir. Zafer mi, hezimet mi? Sorulabilecek en ahmakça soru. Tarih maziye bakıp, nostaljik takılmak değildir, ibret almak ve ders çıkarmak için vardır. Çünkü bunun bedelini bu coğrafya ödemiştir. O günkü şartlar içerisinde Lozan zaferdir, bugün de öyle. İktidar ya da muhalefet, bugün istediğimizi yapabiliyor muyuz? Belli bir gücünüz, potansiyeliniz var, ancak ona göre hareket edebiliyorsunuz” diye konuştu. Adem Batuhan SEVER

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu