Yüzyılın transferi Duroia Hirsuta

Kulağa Güney Amerikalı bir futbolcu ismi gibi geliyor değil mi? Futbolda transfer haberlerinin yoğun olduğu şu günlerde ben de yazımı bir yıldız bir futbolcu haberi gibi servis etmek istedim. Başlık yeterince dikkatinizi çektiyse konumuza dönelim.

Amazon Ormanları ile ilgili bir makalede kökboyasıgillerden bir ağaç türü olan Duroia hirsuta isimli çiçekli çalıların yoğun olduğu bir bölgede, sadece bu ağaç türünün yetiştiğini ve oldukça bakımlı göründüğünü fark eden turistlerin bu manzara karşısında hayranlık duyarken yerlilerin bunun kötü bir ruhun işi olduğu inancıyla oraya Şeytan Bahçeleri adını verdiğini okumuştum.

Hiç beklenmedik bir zamanda görülen bir doğa olayına, gökyüzünden düşen bir cisim veyahut parlayan bir ışık karşısında ikiye ayrılan insanoğlu bu vakada üçe ayrılıyordu. O anın tadını çıkaran turistler, inancıyla açıklayan yerliler bir de David Hume gibi “İnsanın doğası gereği elimizde olan yegane şey bilimdir.” diyerek bölgeye gelen araştırmacılar.  Nihayetinde insanoğlu bilinmezliği sevmez. İyi ki de sevmez. Üniversiteden gelen bir grup bilim insanının yaptığı çalışmalar sonucu olay aydınlanır. Bir karınca cinsinin Duroia hirsuta ağaçlarını yuva olarak kullandığı ve zehirli bir kimyasal madde enjekte ederek çevrede başka bir türden bitkinin gelişmesine engel olduğu ortaya çıkar. Duroia hirsuta ağaçları zamanla gelişir, güçlenir ve şeytan bahçeleri oluşur.

Toplumların da sahip oldukları davranış kalıplarının içinde böyle küçük şeytan bahçeleri vardır. Bir fikri alarak o fikir üzerinden inancını gösteren bu karıncamsı insanlar, ürettikleri dogmatik düşünceleri yaşadığı bölgeye enjekte etmeye çalışır. Gerçekleşmesinde kendilerinin ciddi oranda payı olduğu halde olaylara anlam veremez, herkesten çok şikayet eder. Yasakların hep kendi kolonisi dışında yaşayan insanlar için geçerli olduğunu zanneder. Gözleriyle görüp görebildiği her canlının kendisinin varoluşuna hizmet ettiği yanılgısını taşırlar. Eğer onlarla aynı inanca sahip değilseniz ve aynı bölgede yaşıyorsanız sizi kurutmaya, hasta etmeye hatta öldürmeye çalışırlar. Zehirlerini damla damla bulaştırmaya devam ederler. Kurutmaya çalıştıkça daha yeşil, hasta etmeye çalıştıkça daha sağlıklı ve öldürmeye çalıştıkça daha canlı görmekten hiç hoşlanmazlar. Yediklerinize, içtiklerinize, giydiklerinize karışır, sözlerinize göz süzer, kararlarınıza karşı çıkar, yaşam biçiminize dudak büker. Tıpkı makalede bahsi geçen karıncalar gibi büyümenize, çoğalmanıza ve yaşamanıza izin vermezler. Konakçısı olmazsanız komşusu olmanızı da istemezler. Yolunuza taş, aşınıza zehir koyar, araya tanıdık, rekabete torpil koyarlar. Koyarlar da koyarlar.

Amazon Ormanları’ndaki karıncalara geri dönersek; söz konusu ağaçların gövdesinde yüzlerce yıl yaşayabilen, en verimli yaşadığı ortamın bu ağaçlar olduğunun bilincinde olan karıncaların bir gün tüm ormana hakim olabilecekleri koca bir gerçekken toplumdaki şeytan bahçelerini bir turist edasıyla seyredip seyretmeyeceğimiz veya bölgenin yerel halkı gibi durumu bir musibete bağlayıp bağlamayacağımız ise bir muamma.

Ne diyordu sözlerinin devamında David Hume; Yine de bugüne kadar en fazla ihmal edilmiş olandır, bilim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu