Veda zamanı

Düşünüyorum da, bunca yıllık hayatımda hiç yeni yılı kutlamak için ekstra özenle hazırlandığım bir gün ayırmamışım. Bu da benim eksikliğim olsun. Hem bu hayatta istediğimiz ya da düşündüğümüz her şeyi yapacak zamanımız veya koşullarımız oluyor mu, oldu mu? Dünya telaşı deyip ha bire koşturmuşum da kutlamayı hiç düşünmemişim. Az önce beni kim aradı biliyor mu sunuz? Berkay’ın (Akbaş-2016 10 Aralık’ta İstanbul Vodafone-Arena‘da ki hain terör saldırısında şehit olan genç doktorun) annesi. Sadece sesimi duymak istemiş. Öylesine samimi, öylesine dostça, sıcacık ve bir o kadar da sarıp sarmalayan bir ses tonuyla…

Biz bir birimizle konuşarak, ses vererek destek olmaya çalışıyoruz işte. İki doktor annesi. Oğlumun sonsuzluğa gidiş zamanı geldi ya. Alın size farklı bir başlangıç işte. Dün farklı bir yıldı ve bu gün farklı bir yıl. Peki bir günde her şey değişti mi veya değişecek mi? Ocak ayının birinci gününün herhangi bir kutsallığı olmadığını hepimiz biliriz. Ne değişti hayatımızda? Farkındayız; bir günde elbette bir şey değişmedi ve hiç bir şey de değişmeyecek. Gelin görün ki, insan denen bu canlı var olduğu sürece ümit etmekten asla ve asla vazgeçmeyecek.

İnsan ümit ettiği sürece yaşar. Ümit etmekten vazgeçerse, bilin ki dünyanın da sonu gelmiş demektir. Belki bazılarımız kendi kendine yeni yıl hedefleri belirlemiştir bile. “Üniversiteye başlayacağım, kredi borcumu ödeyeceğim, sevdiğim insanla evleneceğim, yeni bir ev alıp kiracı olmaktan kurtulacağım.” gibi daha bir çok alternatif sıralayabiliriz. İşte bu tür hedef belirlemeler insanları hayata karşı daha dirençli olmaya yönlendirir, mücadeleci yönünü ortaya çıkarır diye düşünüyorum. Zaten insanlar her hangi bir yılın kendisi için her hangi bir kutsallık arzetmediğinin farkındadır. Bir de özellikle vurgulamak istediğim şey ise, yeni yıl kutlamalarının hıristiyanlık inancıyla herhangi bir bağlantısının söz konusu olmadığı. Çünkü Hz. İsa’nın doğum günü 25 Aralık. 1 Ocak ile arasında tamı tamına bir hafta zaman söz konusudur.

Bu yazımdaki amacım yıl başı kutlamalarının günah olmadığını ispatlamak falan değil, daha farklı bir bakış açısı oluşturmak. Örneğin, bizim için kutsal olmayan bir günün hedef belirlemekte bir başlangıç noktası oluşturması. Yazılarımda hep ifade etmeye çalışıyorum, biz genelde toplum olarak okumayı sevmediğimiz için duyduklarımıza inanmayı tercih ediyoruz. Oysa duyduğumuz her bilginin doğru olması mümkün değil. Keşke araştırmayı, farklı kaynakları incelemeyi ve okumayıda sevseydik.

Ayrıca insanlar hala kendilerinde yeni yılı kutlayacak enerji ve inancı buluyorsa, bırakın kutlasınlar, bir şeylerden mutlu olsunlar,ümit etsinler. Hayat şartları gerçekten çok zor ve bir çoğumuz için neredeyse çekilmez hale geldi. Birazcık da olsa mutlu olmayı hak ediyoruz diye düşünüyorum.

2024 yılındaki ilk yazım; iyi dileklerle başlamak istedim.

Sevgiyle kalın…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu