“Türkiye’de belediyecilik 95 yaşında emekleyen bir bebek”

Ankara Kent Konseyi ve Türkiye Kent Konseyleri Birliği işbirliğinde düzenlenen çalıştayda konuşma yapan Prof. Dr. Ruşen Keleş, Türkiye’deki belediyecilik kavramının hala emekleyen bir bebek olduğunu söyleyerek,  Türkiye’de yerel yönetimler ve katılımı anlattı.

Kentsel Dirençlilik ve Katılımın Gerçeği konulu çalıştay, TürkiyeKent Konseyleri Birliği ve Ankara Kent Konseyi işbirliğinde Ankara Kent Konseyi binasında gerçekleştirildi. Çalıştaya konuşmacı olarak katılım sağlayan Prof. Dr. Ruşen Keleş, Türkiye’de Yerel Yönetimler ve Katılım başlıklı konu hakkında konuşma gerçekleştirdi.  İdarenin iki ayağı olduğunu belirten Prof. Dr. Ruşen Keleş;  “Genel toplantımızda benim ödevim ‘Türkiye’de yerel yönetimler ve katılım’ oldu. 1982 anayasası halen uygulanmaktadır. Bu anayasanın 123’üncü maddesi idarenin bütünlüğü başlığını taşımaktadır. İdare, iki ayağı olan bir yapıya sahiptir. Merkezden ve yerinden yönetimdir. Merkezden yönetim; her türlü yönetim tarzlarının genel kurallarının yasa ile belirleneceğini söyler. Bunun için anayasa 126’ncı maddede merkezi ve taşra yönetimini düzenlemiştir. 127’nci madde de yerel yönetimlerle ilgili maddedir.  Yerel yönetimler, il belediye ve köy halkının yerel nitelikteki ortak gereksinimlerini karşılamak amacıyla kurulur. Karar organlarını ise halk seçim ile iş başına getirir. Karar organları olarak, belediyelerde meclisler, il genel meclisleri ve köy ihtiyar kurulları görevleri yerine getirir. Ama karar organlarının mutlaka halk tarafından seçilerek göreve getirilmesi gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

“DEMOKRASİNİN ÖZÜNDE KATILIMCILIK VARDIR ZATEN”

Demokrasi kelimesinin başına katılımcı sıfatını eklemenin doğru olmayacağını açıklayan Keleş; “Demokrasi tarihi gelişim süreci içerisinde doğrudan demokrasi olarak ortaya çıkmıştır. İsviçre ekollerinden halk bir araya gelerek müşterek sorunlarını çözüme bağlamaya çalışmıştır. Ne zaman ki sayılar çok arttı, artık bir araya gelip müşterek sorunlara çözüm aramak imkansız hale gelince doğrudan demokrasinin yerini temsili demokrasi kurumları almıştır. Temsili kurumlar deyince, belediye meclisleri, il genel meclisleri gibi halkı temsil eden kurumlar akla gelmektedir. Aradan geçen yüzyıllardan sonra görüldü ki en demokratik sayılan ülkelerde dahi Türkiye’de bunlardan biridir temsili demokrasi kurumları insanların hepsini tatmin edici şekilde çalışmaya biliyor. Çünkü TBMM’de temsili demokrasi grubuna dâhildir. Görüyoruz ki oluşum biçimi ve oluştuktan sonra üyelerinin çalışma tarzı bağımlılıkları ideal şekilde çalışmasına imkan vermiyor. Bütün ülkelerde temsili demokrasi gruplarına karşı bir güvensizlik ortaya çıkmaktadır. Bu duruma Türkiye’de dahildir. Bu nedenle demokrasiyi yeniden doğrudan demokrasi yöntemleri ile daha iyi duruma getirmek için bir takım adımlar atılmaya başlandı. Katılımcı demokrasi denilen bir takım yöntemlerden söz ediliyor. Bana sorarsanız demokrasi sözcüğünün başına bir katılımcı sözcüğünü getirmek yasaktır. Yanlıştır. Çünkü demokrasinin özünde katılımcılık vardır zaten. Halkın kendisine, sivil toplum örgütlerinin, meslek kuruluşlarının, karar mekanizmalarının temsiline olanak tanımayan bir demokrasiden söz etmek mümkün değildir” diye konuştu.

“BELEDİYECİLİK HALA EMEKLİYOR”

Türkiye’de belediyeciliğin halen emekleyen bir bebek olduğunu düşünen Prof. Dr. Ruşen Keleş; “Bir ülkede genel olarak ulusal çapta demokrasinin kendisi belli bir düzeye gelmiş değilse o ülkenin demokrasisinde yerel veya bölgesel demokrasisinden bahsetmek doğru olur mu? Ben olmayacağını düşünüyorum. 1580 sayılı belediye kanunun yürürlüğe girmesinden 60 yıl sonra 1990’da makale yazmıştım. Başlığı ‘Türkiye’de belediyecilik: 60 yaşında emekleyen bir bebek.’ 60 yaşına gelmiş ama hala emekliyor. Bir türlü gerçek anlamda demokrasi yerel düzeyde ayakları üzerinde durabilen bir varlık haline gelememiştir. Eğer o yazıyı bugün yazacak olursam ‘Türkiye’de belediyecilik 95 yaşında emekleyen bir bebek’ demekle tereddüt etmezdim. Çünkü aradan geçen yıllar içerisinde demokrasi kültürümüz ne yazık ki çağdaş anlamda bir yerel demokrasiyi ayakta tutacak bir düzeye gelebilmiş değildir. Çünkü seçim ve temsil süreçlerine ilişkin bir takım bozukluklar ve yetersizlikler, güvensizlik vardır” şeklinde konuştu. Damla GÖÇ AKYÜZ

WhatsApp Image 2024 01 24 at 14.49.51 | Edirne Ahval Gazetesi
“Türkiye’de belediyecilik 95 yaşında emekleyen bir bebek” | Edirne Ahval Gazetesi
WhatsApp Image 2024 01 24 at 14.46.35 | Edirne Ahval Gazetesi
“Türkiye’de belediyecilik 95 yaşında emekleyen bir bebek” | Edirne Ahval Gazetesi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu