Seramiğe tutkun eller

Streslerini çamurda yok ediyorlar

Geçtiğimiz günlerde, Şükrüpaşa Mahallesi’nde bulunan seramik atölyesinde gerçekleştirilen Edirne temalı seramik sergisinin küratörü Özlem Özkişi, gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Özkişi, 15 yıllık tekstil kariyeri devam ederken bile özel seramikten kopmadığını belirtirken, tekstil sektörü kariyerini noktaladıktan sonra tamamen seramik sanatına yöneldiğini ifade etti. Eserlerini Türkiye’de değerinde satamadığını ve yurtdışı satışlarına odaklanacağını söyleyen Özkişi, seramik sanatının psikolojik yönden de insanlara iyi geldiğini vurguladı. Özkişi, 1 aylık eğitim sürecinden sonra, kursiyerlerinin serbest olarak çalışmalar yaptığını kaydetti.

Şükrüpaşa Mahallesi’nde seramik atölyesi işleten ve geçtiğimiz günlerde yapılan ‘Edirne’ temalı serginin kuratörü Özlem Özkişi, gazetemizin sorularını yanıtladı. 15 yıl boyunca tekstil firmasında çalıştığını ve yoğun iş temposundan dolayı işini bırakarak seramik atölyesi açmaya karar verdiğini belirten Özkişi, Edirne’de açtığı atölyenin yoğun ilgi görmesinden dolayı kurs vermeye başladığını ifade etti. Özkişi; “Bursalıyım, Bursa’da doğdum. Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Öğretmenliği Bölümü’nden mezunum. 2004 yılında mezun oldum. Mezun olur olmaz, tekstil sektörüne atıldım. 15 yıl boyunca, Türkiye’nin önde gelen tekstil firmalarından birinde ARGE sorumlusu olarak çalıştım. Bildiğimiz birçok yerli yabancı markaya özel koleksiyonlar hazırladım. 15 yılın sonunda, çok yoğun ve tempolu iş yaşantısını bırakmak zorunda kaldım, çok stresli olduğu için. Eşim Edirneli, yıllar sonra ailesinin yanına dönmek istedi, onun için Edirne’ye yerleşme kararı aldık ve hemen de atölyemi açtım. Bursa’da da atölyem vardı ancak ders vermiyordum, ürünlerimi yapıp satıyordum. Edirne’ye geldiğimde, burayı açarken yine aklımda ders vermek yoktu, yine kendi ürünlerimi yapıp satacaktım. Ancak ben burayı açarken, insanlar o kadar çok sordular ki ‘Ders verecek misiniz?’ diye, ben de ‘Herhalde büyük bir açlık var burada seramiğe karşı’ gerçekten de şöyle bir baktığımda, araştırdığımda hiç seramik atölyesi yoktu. Normalde Bursa’da çok yaygındır mesela. İnsanlar böyle sorunca ‘İnsanların buna ihtiyacı var’ dedim. Zaten işim öğretmenlik benim, eğitimini aldım. Hemen ders vermeye başladım talep çok yoğundu. O şekilde 2 yılımız tamamlandı” dedi.

“15 YILLIK KARİYERİMİ 1 GECEDE NOKTALADIM, TAMAMEN SERAMİĞE YÖNELDİM”

Seramiğin eğitimini okul yıllarında aldığının altını çizen Özkişi, daha önceki mesleğini yaparken de kurs alarak seramikten kopamadığını söyledi. Özkişi; “Seramik zaten hep benim hayatımdaydı, okulda da eğitimini almıştım. Çalışıyorken de zaten özel atölyelere gidip seramiğe devam ediyordum. Ondan sonra sadece seramik yapmaya karar verdim. 15 yıllık kariyerimi 1 gecede noktaladım, tamamen seramiğe yöneldim. 2018’den beri sadece seramikle uğraşıyorum. İlk sadece kendi tasarladığım ürünlerle başladım. Zaten tasarım konusunda, iş yaşantımda epey bir tecrübe edinmiştim. Aslında o tecrübemi seramiğe döktüm. Tasarladığım ürünleri, ilk etapta daha çok yurt dışına satmaya başladım. Sonrasında, 2 sene önce Edirne’ye yerleştim. Edirne’ye yerleşir yerleşmez hemen atölyemi açtım. Hem ders vermeye başladım hem de kendi ürünlerimi yapmaya başladım. Seramik hep hayatımdaydı ama benim para kazandığım işim farklıydım. Çok stresli ve çok yoğun bir tempoyla çalıştığım için, rahatlamak amacıyla Bursa’da da özel atölyelere gidiyordum, kurs alıyordum. Sonuçta bunun için bir çalışma ortamı lazımdı. Bundan dolayı ben de özel atölyelerde çalıştım. Sonuçta ben bu işin eğitimini, okulda aldım. Sırf rahatlamak için, deşarj olmak için atölyelere gittim” şeklinde konuştu.

YURTDIŞI ODAKLI SATIŞ

Özkişi, geçtiğimiz günlerde yaptıkları serginin de hikâyesinden bahsederken, kendi yaptığı çalışmaların yurtdışından yoğun ilgi gördüğünü vurguladı. Özkişi; “Benim öğrencilerimin hepsi zaten belirli bir konumda. Öğrencilerimin hepsi çok saygıdeğer insanlar. Hepsi zaten birbirlerini tanıyorlar, herkes birbirinin arkadaşı, dostu. Ondan dolayı çok kısa sürede öğrenci kapasitesi genişledi. Zaten sürekli üreten, planlayan, yeni bir şey yapma yönünde çalıştım. O yüzden öğrencilerime ‘Bizim bir şeyler yapmamız lazım, bizim sergi yapmamız lazım’ dedim. Tamam üretiyoruz ama bunu insanlarla da paylaşmamız lazım. Hemen ben bir tema belirledim, temamız ‘Edirne’ oldu. Açıkçası bir ses getirsin istedim, ‘Edirne’ temasını o yüzden seçtim. Öğrencilerimizle, çalışmalarımızı ‘Edirne’ temasında yaptık. Hepimiz 4 koldan çalışmaya başladık. Biz bu kararı alırken şubat ayıydı, 3 ayda biz bu sergiye hazırlandık, çalışmalarımızı çıkardık ve çok da güzel oldu. Herkesin çalışmasına kendi fiyatını koydu. Satılanlar da oldu, satılık gidenler de oldu. Benim çalışmalarım, daha çok dekoratif objeler üzerine. Yani daha fazla panolar ve objeler, benim yapmaktan en keyif aldığım çalışmalar. Ama bunların yanında çok niş ürünler, tek bardaklar, tek tasarım bardaklar, kupalar da yapıyorum. Bir ürünün ikincisini yapamam, o tek çalışma, o an çıkan bir çalışma. O yüzden, onlar çok özel çalışmalar. Genelde onlara zaten yurtdışından teklif geliyor. Yurt dışına çok fazla gönderdim. Narlar, çok fazla çalıştığım objeler. Narları da daha çok yurtdışına gönderiyorum, çünkü farklı bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Farklı şeyler de açıkçası daha çok yurtdışında dikkatleri çekiyor. Satışları kendi internet sitemden de yurtiçinde e-ticaret platformlarından da yapıyorum. Ama şu an Türkiye’den tamamen çıkıp, tamamen yurtdışına yöneleceğim. Yurtdışında, daha değerinde satabiliyorum. Buradan, atölyeden de gelip satın alıyorlar” diye konuştu.

“MUTLAKA FIRININIZ OLMAK ZORUNDA”

Seramik işinde fırının öneminden bahseden Özkişi, başka yerde bulunan fırınlara ürün göndermenin, ürün açısından riskli olduğunu kaydetti. Özkişi; “Bir büyük bir küçük olmak üzere iki tane fırınım var. Fırınlamaları kendi fırınımda yapıyorum. Elbette bu işi yapıyorsanız kendi fırınınızın olması gerekiyor zaten. Fırın olmazsa zaten seramik olmaz. Bunlar o kadar hassas şeyler ki tutup başka yere götürmeye kalkarsan paramparça olurlar. Onun için atölyeniz varsa, seramik işiyle uğraşıyorsanız mutlaka fırınınız olmak zorunda. Ben önce küçük fırınla başladım sonra büyük fırınımı aldım. Duruma göre ikisini de kullanıyorum” açıklamalarında bulundu.

“İNSANLAR BURAYA PSİKOLOJİLERİNİ DE DÜZELTMEYE GELİYOR”

Özkişi, seramiğin sadece bir sanat olmadığını, aynı zamanda psikolojiye iyi gelen bir uğraş olduğunu vurguladı. Özkişi; “Biz burada sadece obje yapmıyoruz, seramik yapmıyoruz. İnsanlar buraya psikolojilerini de düzeltmeye geliyor. Bu işin aslında çok büyük bir kısmı zaten psikolojik boyutu. Zaten doktorlar da psikolojik rahatsızlığı olan hastalarına, seramik yapmayı tavsiye eder. Acayip rahatlatıcı bir etkisi var, zaten çamurla, toprakla uğraşıyorsunuz. Tüm negatif enerjinizi alıyor. Buraya gelen öğrencilerim de hem burada objelerini yapıyorlar hem de rahatlamış, deşarj olmuş bir şekilde yorgunluklarını atıp gidiyorlar. Bana gelen öğrenciler zaten genelde hep çalışan insanlar. O yoğun iş temposunun stresini, haftada 1 gün de olsa burada atıp gidiyorlar. En iyi yönlerinden birisi de bu” söylemlerinde bulundu.

“BENCE, YETENEĞİN ÇOK ÖN PLANDA OLDUĞU BİR SANAT DALI DEĞİL”

Seramik sanatında, yeteneğin çok fazla ön planda olmadığını söyleyen Özkişi, öğrencilerine 1 ay boyunca seramik yapım tekniklerini öğrettiğini ve sonrasında onları serbest bıraktığını ifade etti. Yaklaşık 40 kişiden oluşan kursiyerlerine, haftanın iki günü kurs verdiğinin altını çizen Özkişi; “İlk 1 ay, öğrencilerime seramiğin tekniklerini göstermek zorundayım. İlk bir ay seramikte yapım tekniklerini gösteriyorum. 1 ayın sonunda onları serbest bırakıyorum, istedikleri teknikte istedikleri çalışmaları yapıyorlar. Ondan sonrasına karışmıyorum. Ondan sonrası onların hayal gücüne, yaratıcılıklarına kalmış. İnsanlar buraya geldiklerinde hep bir korkuyla geliyorlar, ‘Yapabilir miyim? Ben yapamam, ben çok yeteneksizim’ diye geliyorlar. Öğrencilerimin yüzde 90’ı bu şekilde geliyor. Aradan biraz zaman geçtikten sonra kendilerine inanamıyorlar, ‘Bunu biz mi yaptık?’ diyorlar. Bence, yeteneğin çok ön planda olduğu bir sanat dalı değil, resim sanatı gibi değil. Bütün sanat dalları geliştirilebilir ama seramik daha farklı. Seramikte daha hızlı ilerleniyor bence. Bundan dolayı hiç kimse, bu işi yapamayacağı hissine kapılmasın. Kendileri bile, bir aylık süreçten sonra kendilerine şaşırıyorlar. Bu diğer sanat dallarına benzemiyor. Elinizde bir çamur var, bunu sıfırdan alıp, yoğurup bir forma sokuyorsunuz ve bunu her şeyde kullanabilirsiniz. Bir yeme, içme kabı olarak da kullanabilirsiniz, evinizde duvarda bir pano olarak da kullanabiliyorsunuz. Yani hiç yoktan elle tutulur gözle görülür bir obje çıkartıyorsunuz ortaya. Bu acayip keyif veriyor insana. Ondan dolayı da başlayanlar bırakamıyor. Atölyeyi açtığımdan beri, benimle devam eden öğrencilerim fazla sayıda var. Yaklaşık olarak 40 adet öğrencim var. Haftanın 2 günü, salı ve çarşamba günleri ders veriyorum. Derslerimi sabah, öğle ve akşam olarak 3’e böldüm. Teoride 1 ders 2 buçuk saat, ama hiç 2 buçuk saatte giden öğrencim olmuyor, o dersler hep uzuyor. Yapmaya başlayınca duramıyorsunuz, ben de hiçbir öğrencime ‘Saatin doldu, hadi kalk git’ demiyorum. O yüzden süre konusuna da takılmıyorum. Zaten ister istemez burada bir dostluk gelişiyor” ifadelerini kullandı. Adem Batuhan SEVER

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu