Ragbi günlükleri 163

Türkiye Olimpiyat Komitesi Başkanlığı’nın talebi neticesinde, 02 Mayıs 2001 yılında yapılan Merkez Danışma Kurulu toplantısında; olimpik spor dalları arasında olup da herhangi bir federasyonu kurulmamış Beyzbol ve Softbol branşlarının federasyonlarının kurulması 112 nolu kararla gerçekleştirilmiş, ”Türkiye Beyzbol Federasyonu” adıyla, Türkiye Ragbi Federasyonu’nun temelleri atılmıştır. Merkez Danışma Kurulu’nun 24 Mart 2005 tarihli ve MDK-83 sayılı kararı, 31 Mart 2005 tarihli Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in oluru ile Amerikan Futbolu ve Ragbi spor dallarını Beyzbol ve Softbol Federasyonu Başkanlığı bünyesinde faaliyet göstermesine kararı verilmiş ve ragbi, ilk defa bir spor federasyonu çatısı altına dáhil edilmiştir. 2006 yılında özerkliğini kazanan Türkiye Beyzbol ve Softbol Federasyonu’nun ismi, 2007 yılında ”Türkiye Beyzbol, Softbol, Korumalı Futbol ve Ragbi Federasyonu” olarak değişmiştir. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin, 2016 yılında yapılacak olan Olimpiyat Oyunları programında “Ragbi” spor dalına yer verildiğini ilan etmesi; Türkiye’nin olimpiyatlara katılabilmesi için “Ragbi” spor dalının bağımsız bir federasyon olarak kurulması gerektiğinden, 2011 yılında yapılan değişiklikle federasyon, bugünkü adını almış ve Türkiye Ragbi Federasyonu olarak, dört branşı kapsar şekilde faaliyetlerine devam etmiştir. Birer, ikişer yıllık görev sürelerinde vazife ifa eden ilk dört başkanı bir kenara koyarsak, Şahin Kömürcü(2008-2017) ve Murat Pazan(2017-2023), Türkiye Ragbi Federasyonu’nun uzun süreli görev yapan iki başkanı olarak federasyon tarihinde yerlerini almış durumdalar.

                Ragbinin gelişimi için atılacak temel adımlardan uzun yıllar mahrum kaldı camiamız. Kurumsal kimliğin iyileştirilmesi; camiada bulunan antrenör ve hakem belgeli spor elemanı eksikliğinin giderilmesi; ragbinin okul sporları arasına dáhil edilmesiyle birlikte alt yaş grupları arasında oynanmaya başlaması; Avrupa Ragbi Birliği’yle düzeltilen ilişkiler ve Dünya Ragbi Birliği üyelik şartlarının yerine getirilmesi; ragbinin, MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü bünyesine girmesiyle, belge sahibi antrenörlerin Halk Eğitim Merkezleri’nde kurs açabilmesi ve spor il müdürlüklerinde istihdam edilmeleri; olimpiyat hazırlık merkezlerine ragbinin eklenmesi… Bu adımların hepsi Murat Pazan başkanlığında, 2017 yılından sonra atıldı. Kulüplerin görüşlerinin dikkate alınmaması iletişimde sorunlara neden olurken, Murat Pazan yönetimindeki en büyük eksiklik ise, camiaya ekonomik kaynak yaratılamamasıydı. Son birkaç sezonda, liglerin yükünü tamamen kulüpler taşır hále gelmişti. ”Şahin Kömürcü dönemine dair ne söyleyeceksin?” derseniz eğer, bende kalan tek olumlu izlenim, milli takımın başına Koç Noigiallach ODochartaigh’nin getirilmesiydi. 14 yıldır, Türkiye Ragbi Federasyonu bünyesinde spor yapan biri olarak söyleyebilirim ki o günlerden bugünlere camialarımız tabii ki gelişti. Ancak bu gelişim bizi tatmin ediyor mu? Asla! Camiadaki gelişime Korumalı Futboldan örnek verecek olursam, Ankara 19 Mayıs Stadı’nın yan sahalarında, gece yarısı, rüzgardan havaya kalkan kayıştan çizgilerle oynanan maçlardan; spora daha uygun şartlara geçiş yapılmış ve maçlar, canlı yayınlanır hále gelmiştir. Ligin son finali, nizami direkleri ve çizgileri olan, devre arası konserli, biletli, canlı yayınlanan profesyonel bir maç havasında gerçekleşmiştir. 

                Haziran ayında yapılan Olağanüstü Genel Kurul’la birlikte, federasyonun yeni bir başkanı ve yönetimi var. Sadakati kuruma olan bizler, yeni yönetimin icraatlarını takip edeceğiz. Camianın bileşeni olduğumuzdan, bu yolda, bizlerde katkımızı sunacağız. Bu yazının yazılış amacı da yeni yönetime Trakya Ragbi’nin katkısını sunmaktır. Okuyacağınız öneriler, Türkiye Ragbi Federasyonu’na resmi yazı olarak da gönderilmiştir. Her bir paragrafta, farklı bir konu başlığından bahsedilecektir. Başlayalım!

                Yeni federasyon yönetimin tercih edeceği ”yönetim” stratejisi, önümüzdeki süreçte kulüplerle olan ilişkisinde belirleyici olacaktır. Kaybettiğimiz ”tartışma” kültürünü yeniden kazanmayı çok önemsiyoruz. Camia bileşenlerinin katkısı ve federasyon yönetimince bu seslere kulak verilmesi, nasıl bir geleceğe yürüyeceğimizi gösterecek. Yeni sezon öncesinde kulüplerden, camialarına dair görüşleri ve raporları istenmeli; Federasyon ve kulüpler arasındaki iletişim kanalları her daim açık olmalı; ragbi çalıştayı gibi toplantılar senede en az bir kez, tüm kulüplerin katılımı ile yapılmalıdır. Branşların yönetiminin, ilgili branşın içinden gelen sportif yöneticilere bırakılması ve bu yöneticilere karar alma özgürlüğünün verilmesi oldukça önemlidir. Yönetim kurulu, mesaisini ekonomik kaynak yaratmak için harcamalı ve denetleyici bir rol üstlenmelidir. İlgili branş yöneticileri, performans olarak başarısız olurlar ise, görevlerine son verilmelidir. 

                Oyunun dilini anlayabilmemiz için kuralları iyi bilmeliyiz. Günümüzde hálen -antrenörlerde dáhil- kurallara hakim olmayan çok sayıda oyuncu bulunuyor. Kural kitapçığı Türkçe’ye çevrilmeli(mevcut çeviride hatalar var) ve her kulübe, antrenöre gönderilmelidir. Ulusal bir oyun stratejisi geliştirilmelidir. Bu sistemi, oyuncular, kulüplerinde öğrenmeli ve sahada deneyimlemelidir. Oyunun tanıtımı için projeler üretilmelidir. Bu konudaki bazı fikirlerimizi, Federasyon yönetiminin desteğiyle hayata geçirmek istiyoruz.

                Son dönemde kulüplerimiz, ragbi camiasının taşıyıcı kolonları olarak hizmet veriyorlar. Her türlü sorumluluğun yüklendiği kulüplerimiz, ekonomik zorlukların üstesinden gelip, oyuncularını sahaya çıkarmaya çalışıyorlar. Kulüplerimizin ekonomik olarak desteklenmeleri elzemdir. Ulaşım, konaklama ve oyuncuların iaşe giderleri, her yıl katlanarak artmaktadır. ”Kervanı yolda düzeriz.” mantığı, mevcut ekonomik şartlarda işlememektedir. En azından senede bir kez, temel antrenman ekipmanlarında destek sağlanmalıdır. Özellikle ragbi topları, çok çabuk yıpranan ekipmanlardır.

                Her katılımcının belge sahibi olduğu antrenörlük kursları veriyoruz. Bu kurslara katılanlar arasında daha önce hiç ragbiyi duymamış, eline top almamış, ragbiyi ilk defa kursta öğrenen kişiler oluyor. Bu kişileri, yeri geliyor il müdürlüklerine antrenör olarak atıyoruz ve genç ragbi sporcuları yetiştirmelerini bekliyoruz. Kurslara katılım kriterleri belirlemeliyiz. Belli sayıda maça çıkmış olmak veya temel oyun bilgisine sahip olmak gibi kriterler düşünülmelidir. Türk ragbisinin halletmesi gereken önemli konulardan birisidir eğiticilerin eğitilmesi. Yılda birkaç kez, tüm antrenörlerin katılacağı ücretsiz ragbi klinikleri yapılmalıdır. Yurtdışından getirilecek yabancı eğitmenler konusunda Avrupa Ragbi Birliği ile iş birliğine gidilmelidir. Eğitim konusunda, gelişmiş ragbi ülkeleriyle ikili anlaşmalar da imzalanmalıdır. Gelecek vaat eden ragbi antrenörlerimizin, yurtdışındaki ragbi kulüplerine staj için gönderilmesi düşünülmelidir.

                Oyunun her bileşeni gelişirken, hakemlerimizin yerlerinde sayması düşünülemez. Hakemlerimize de belirli aralıklarla eğitim klinikleri düzenlemeliyiz. Gelişimlerini denetlemeliyiz. Aday hakem olabilmek, kurslara katılabilmek için belli kriterler getirilebilir. Adayın, ragbiyle hakemlik kursunda tanışmasını istemeyiz. Sahadaki itibarlarının korunması için kural kitapçığının ve oyunun geleneğinin gerektirdiklerinin istisnasız uygulanmasını istemeliyiz. Hakem ücretlerinin ödenmesindeki gecikmeler, turnuvalara hakem bulmakta zorluklar yaşanmasına neden oluyor. Turnuva bitiminden sonraki ilk iş günü hak edişlerin hesaplara yatması, hakem motivasyonuna ciddi katkı sağlayacaktır.

                Olimpiyat disiplini 7’li ragbideki seviyemiz, her geçen gün yükseliyor. Ancak, hálen sporcularımıza yeterince maç yaptıramıyoruz. Ekim ayından mayıs ayına kadar devam edecek, ayda bir Türkiye’nin farklı şehirlerinde oynanacak ”7’li Ragbi Etaplı Türkiye Şampiyonası”nı düşünmeliyiz. Haziran ve temmuz ayları içerisinde oynanan milli takım müsabakalarına bu şekilde hazırlanmalıyız. Kadın ve erkek maçları; aynı tarihlerde oynanmalı, aynı saha ve otel paylaşılmalı ve turnuvadan sonra takımlar arasındaki ragbi bağını oluşturmak için kadim gelenek 3. devre hayata geçirilmelidir. Bir oyuncunun, ragbiyi öğrenebilmesi için mutlaka 15’li ragbi oynaması gerektiğini düşünüyoruz. 15’li ragbi disiplinimizi el üstünde tutmalıyız. Gelişimi üzerine kafa yormalıyız. Uygulanan bölgesel sistem, ekonomik olarak kulüplerimizin lehinedir. Gerekli ekonomik yeterlilik sağlandığında, önce tek devre lig usulüne, sonra da çift devre lig usulüne geçilmelidir. Çift devre lig usulü aşamasına geldiğimizde, kulüpler performanslarına göre sınıflandırılmalı ve ikinci lig oluşturulmalıdır. Buradaki amaç, denk kuvvetlerin birbirlerini yükseltmelerini sağlamaktır.

                Ragbi oynadığımız sahalara da bir standart getirmemiz gerekiyor. Spor il müdürlükleriyle yapılacak görüşmelerle, ilde gerçekleştirilecek ragbi müsabakaları için bir tesis gösterilmesi istenmelidir. Tahsis edilecek o sahaya, futbol çizgi renklerinden farklı bir renkte boyayla, ragbi çizgileri çizilmeli ve kukalardan saha çizme devrini kapatmalıyız.

                Milli takımlara oyuncu seçimleri, her zaman tartışılan bir konu olmuştur. Bu tartışmalara son verecek uygulamalar hayata geçirilmelidir. Antrenör atamalarında ve oyuncu seçimlerinde liyakat esas alınmalıdır. Millilik sayısını doldurmak için insanlar kamplara gönderilmemelidir. Geçmişten edindiğimiz izlenim, oyuncu seçimlerinde lobicilik faaliyetlerinin olduğu yönündedir. Hak etmeyen, oyun bilgisi zayıf oyuncuların milli takımlara çağrıldığını gördük. Bu durumların önüne geçilmelidir. Kariyerli yabancı antrenörler milli takımların başına getirilmeli; yetenekli Türk antrenörler de yardımcı olarak bu antrenörün yanında yer almalı ve pişmelidir. Antrenör kesinlikle yurtiçinde yaşamalı ve maçları çıplak gözle takip etmelidir. Kamp listelerini antrenör hazırlamalı, dışarıdan müdahale olmamalıdır. Antrenörlere rahat bir çalışma ortamı sağlanmalıdır. Milli takım oyuncu havuzu oluşturulmalı; bu havuzdaki oyunculara program verilerek, kendilerini hazır tutmaları istenmelidir. Artık neredeyse her ilde bulunan ragbi antrenörleriyle bu sporcular denetlenmelidir. Hazır olmayan, çalışmayan milli takıma alınmamalıdır. Yurdışında yaşayan yetenekli Türk sporculardan faydalanılmalıdır. Yetenekli sporcu kampın kalitesini arttırır, oyunu öğrenmeye katkı verir. Kamp kadroları kalabalık tutulmalı, rekabet sağlanmalıdır. Milli takımlarımızın mücadele edeceği yeni organizasyonlar için uğraşılmalıdır. Ragbinin, geçmişte var olduğu Akdeniz Oyunları’na geri dönmesinin çözüm yolu oluşturulmalı; birçok branşta düzenlenen Balkan Şampiyonası’na ragbide de başlanmalıdır.

                Sponsorluk-reklam geliri yaratmak, üzerinde durmamız gereken en önemli konulardan bir tanesidir. Geçmişte severek ragbi oynamış, bu spora gönül vermiş,  şimdilerde kurumsal şirketlerde yönetici pozisyonunda çalışan, yolu ragbi camiamızdan geçmiş insanlar var. Bu insanları camiaya kazandırmalı, ilişkileri sponsor bulmak için kullanılmalıdır. Deneyimlerinden, yönetim kısmında faydalanılmalıdır. Büyük kamu şirketleriyle sponsorluk görüşmeleri yapılabilir. Mesela, Türk Hava Yolları’yla yapılacak iş birliği ile uluslararası seyahat masraflarından kurtulabiliriz. Uluslararası maçlarımıza, THY göğüs reklamıyla çıkabiliriz. Uluslararası ragbiye ekonomik destek olan, Türkiye’de de iş yapan uluslararası şirketler tespit edilmeli ve iletişime geçilmelidir. İletişim aşamasında, gelişmiş ragbi ülkelerinin büyükelçiliklerinden de faydalanılabilir. Liglerimize katılan kulüplerimizin yıllık ulaşım ve konaklama giderleri hesaplanarak, ilk etapta bu giderler için sponsorluk temin edilebilir. Ligin isminin yanında, kulüpler de ortak göğüs sponsoru taşıyabilir.

                Bir çırpıda ortaya çıkan, nacizane önerilerimizdir bunlar. Tartışma kültürünü oturttuğumuzda, fikri gelişimimizin önünü açmış ve camiamızı yüceltecek projelerin doğacağı ortamı hazırlamış olacağız.  Saygılarımızla…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu