Araçların doktoru Göçük Hastanesi’nde

Otomobillerin en yaygın problemlerinden biri olan göçük hasarları için, Edirne’de Yeni Sanayi Sitesi Göçük Hastanesi açan Savaş Özcan, 14 yaşından beri bulunduğu sanayide açtığı iş yeri ile girişimcilere örnek oluyor. Göçük hasarlarını doktor kıyafeti ile tamir eden Özcan, göçük onarımı için marka ve modellerin iç anatomisini iyi bilmek gerektiğine dikkat çekti. Özcan, giydiği kıyafetle de adeta araçlara şifa dağıtıyor.

Edirne Yeni Sanayi Sitesi’nde, araçların göçük hasarlarının onarımı ile ilgilenen Göçük Hastanesi, ilginç konseptiyle dikkat çekiyor. Göçük Hastanesi’ni 2019 yılında kuran ve aynı zamanda göçük onarımı ustalığı da yapan 42 yaşındaki Savaş Özcan, gazetemize özel açıklamalarda bulunarak Göçük Hastanesi’nin hikayesini anlattı. Sanayide çalışmaya kaportacılıktan başladığını ifade eden Özcan, çeşitli markanın onarım servislerinde çalıştıktan sonra, Edirne’nin bir göçük onarım işletmesine ihtiyacı olduğunu gördüğünü ve Göçük Hastanesi’ni kurduğunu söyledi. Girişimci Özcan; “14 yaşında okuldan sonra kaportacılığa başladım. Uzun yıllar çeşitli markaların servislerinde çalıştım ve en son marka servislerinden ayrıldım. Edirne’nin buna ihtiyacı vardı. Bu işi yaymak için de dolu yağması lazımdı. 2018’de üzülerek söylüyorum, bir dolu yağdı. Buna Edirne’nin ihtiyacı olduğunu gördüm ve böyle bir işe girişmeye kalktım. Allah’a hamdolsun onu da başarıyla götürmeye çalışıyoruz. Türkiye şartlarında, araçların parça değişimi ve boya araçları çok değer kaybına uğrattığı için, biz de araçların orijinalliğini bozmadan eski düzenine geri getirmeye çalışıyoruz. 2019’un şubat ayında boyasız göçük dükkanı açmaya karar verdik. Araçları çok iyi tanıyoruz, nerede ne sökeceğimizi gayet iyi biliyoruz. Kaportacılıktan geldiğimiz için müşterilerimizi memnun edebiliyoruz. Şimdi bu işe sonradan 1-2 ay eğitimle dönenler var. Bu arkadaşlara yaptırdıktan sonra gelen müşterilere yardımcı olamıyoruz. Bu işin tek sefer hakkı var. 1 seferde yaptın yaptın ikinciye oynama yapamazsın. Çünkü sacın bir esneme payı var ve boyanın bir çalışma alanı var. Eğer o alanı sabırsız bir şekilde yaparsalar, sivri dalgalar oluyor. Bu sefer sen onu oradan yok edemiyorsun. Biraz daha müdahale ettiğin zaman boyanın dibini buluyorsun ve sonra renk çıkıyor” dedi.

“DOKTOR DİYE SESLENİYORLAR”

Yaptıkları işin niteliğini belli etmek amacıyla Göçük Hastanesi ismini kullandıklarını ifade eden Özcan, doktor kıyafetini de hem rahat hem resmi hem de işletmenin adına uygun olduğu için tercih ettiğini kaydetti. Özcan; “Ne iş yaptığımızı, arabadan hiç anlamayan kişinin de dükkanın isminden anlamasını istedik. Biz hasta olunca hastaneye gidiyoruz, arabalar da hastalanınca sanayiye geliyor. İsim ararken bayağı zorlandık. Cildiye polikliniği gibi bir iş yaptığımız için, oradan yola çıkarak böyle bir isim koyduk. Doktor kıyafetine gelince, bu kıyafetler çok rahat. Eğiliyoruz, kalkıyoruz, pantolonla olmuyor. Eşofmanla müşterinin karşısına çıkmak hoş olmuyor. Rahat giyinmek için en doğru seçimi bu şekilde bulduk. Müşterimizi de öncelikle tuttuğumuz ve onları en iyi şekilde karşılayabilmek için böyle giyiniyorum. Dükkanın ismine biraz biz de uyalım mantığıyla böyle bir şey yaptık. Kulaklık da stetoskopa benziyor. Onu takma sebebim de telefonlar durmuyor, çok konuşuyoruz ve her seferinde de işi bırakıp konuşmak gerekiyor. Bu da bana çok büyük zaman kaybı oluyor. Daha önceki hayatım da telefonla yoğundu. O yüzden kulaklığa yıllardan beridir alışığım. Ben çalışırken de müşterimle konuşabiliyorum. Bir de insanlara hasar onarımı olduktan sonra, bunları anlatmak zor. Uzak müşterilerimize fotoğraf üzerinden yardımcı olmak zorunda kalıyoruz. Başka türlü, biz müşterilerimizle konuşmaktan iş yapamayız. Ben de konseptten dolayı gayet güzel tepkiler alıyorum, doktor diye sesleniyorlar” şeklinde konuştu.

“İŞİ DOKTORUNA BIRAKSINLAR”

Özcan, göçük onarımı işinin 1 aylık eğitim ile öğrenilemeyeceğini belirtirken, bazı firmaların ücret karşılığı eğitim vererek insanlara erkenden ustalık sertifikası verdiğini ve bundan dolayı müşterilerin mağdur olduğuna dikkat çekti. Özcan; “Bazı büyük firmalarımız var. Bu işi yapmak isteyenlere ücret karşılığında 1 aylık bir eğitim veriyorlar. Ben 42 yaşındayım, 14 yaşımdan beri arabaların içerisindeyim, hala daha bilemediklerimiz, yetişemediklerimiz veya göçük onarımı yaparken hala daha çok zorlandığımız yerler var. Çok çeşitli bir araç yelpazemiz var. Hangi birini aklında tutacaksın. Bu işin püf noktası onarım yapacağın bölgenin, alttaki gen yapısını bilmen lazım. Yani arabanın iç kısmındaki anatomisini bilmen gerekir. Dış kısmını zaten göz görüyor. İç kısmında ne ile karşılaşacağını bilmen gerekir. Boyasız onarımda alüminyum materyalden yapılan arabalar bizi çok üzer. Alüminyum çok sert bir malzemedir ve normalde serviste hasar boyansa bile alüminyum parçayı onarmazlar, direkt değiştirilir. Çünkü gerçekten işçiliği çok zor. Araçlarımızın bazı kısımları, aracı hafifletmek için alüminyum parçalardan yapılıyor. Ama sacdan çok daha mukavemetli. Alüminyumda uzama olduğu zaman geri dönüşü yok. Sacdaki uzamayı karbon yardımıyla kısmen geri alabilirsin. Alüminyum materyalli araç kullanıcıları dikkat etsin. Bu eğitim veren firmalar, ücret karşılığında insanlara ‘Tamam sen usta oldun’ deyip, dükkan açıyorlar. Sonra bizim müşterilerimiz mağdur oluyor. Burada müşterilerimize düşen, iyi araştırma yapmak. Eğer iyi araştırmacı olmazsa veya ucuz yapılan yerleri tercih ederseler, sonuçları hüsranla bitiyor. İşi doktoruna bıraksınlar” diye konuştu.

“SANAYİ, OTOMOTİV DALINDA ŞU MESLEĞİ ÖĞRENSİNLER”

Oto sanayi sektöründe gün geçtikçe eleman yetişmediğini belirten Özcan, ailelere çağrıda bulunarak çocukları zorla istemediği alanlarda okutmak yerine, çocukları analiz edip ilgili oldukları alana yönlendirmeleri yönünde çağrıda bulundu. Özcan; “Sektörümüzde şöyle bir durum da var; eleman yetişmiyor. Gençliğimizde telefon, teknoloji çok fazla ama çalışma olarak veya bir meslek sahibi olma düşüncesi kimsede kalmadı. Aslında sanayi, otomotiv dalında şu mesleği öğrensinler, yarın öbür gün hayatlarını garanti altına alacaklar. Evet, bu işi öğrenmek için bir bedel ödenecek, ama bir başarıyı kazanmak için bir bedel ödememiz lazım. Eğer o bedeli ödemezsek, ömür boyu başarısız oluruz zaten. Biz burada 2 kişi çalışıyoruz. İş çok, arkası da var. Gelen arkadaşı da burada bedava çalıştırmayacağız. Buna rağmen eleman yok. Anne ve babaların evlatlarını yönlendirmeleri lazım. Herkes okuyacak diye bir kural da yok, ki okumuyorlar da. Okuyorlar, sonra bakıyoruz, biri gitmiş garson olmuş, biri gitmiş onca okumuş, okuduğu dalda çalışmıyor. Yapsa tamam diyeceğim. Bana göre bu hayatta ne iş yaparsan yap, istersen kalem sat ama en iyi şekilde yap. Eğer bunu yapamayacaksan, bu alanlara girme. Profesyonel bir şekilde yaparsan adın da güzel yürür. Bir emek verdiğin için, zaten emeğinin karşılığını otomatikman alıyorsun. Anne ve babalarımıza sesleniyorum; çocuklarınızı bir analiz edin. Neye yeteneği var? Neye merakı var? Bir meslek öğrenecek diye, siz kendi istediğiniz mesleği yaptırtmaya çalışmayın. Neye merakı varsa, o dala doğru çocuklarınızı salın. Çocukların üzerinde ‘İllaki okuyacak’ diye baskı kurmayın. Eğer kurarsanız, sizin istediğiniz oldu, onun istediği olmadı diye yarın öbür gün aklı başına tamamen erdiğinde, size ‘Ben bu işi yapmayacağım’ diyebilecek. Ama analiz edip, istediği dalda onu yönlendirirseniz, bu sefer o işte başarılı olacak” ifadelerini kullandı. Adem Batuhan SEVER

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu