Ragbi günlükleri 160-2

Geçtiğimiz yıla göre göze çarpan bir değişiklik, sahadaki polis sayısıydı. İzinsiz yapılan çayır girişlerini engellemek, saha içinde yaşanan gerginliklere hemen müdahale edebilmek için polis sayısı arttırılmıştı. Saha içinde konuştuğum bir görevli, bu önlemi, Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonu Başkanı İbrahim Türkiş’in özellikle istediğinden bahsetti. Final gününün ağır misafirleri olduğundan, saha içinde ve dışında önlemler arttırılmıştı.

                Çeyrek finale kalan sekiz başpehlivan için kura saati gelmiş ve eşleşmeler belli olmuştu: Mehmet Yeşil Yeşil-Orhan Okulu; İsmail Balaban-Özkan Yılmaz; Hüseyin Gümüşalan-Kürşat Şevki Korkmaz; Yusuf Can Zeybek-Fatih Atlı. Gidişatı itibariyle benim dikkatim, Mehmet Yeşil Yeşil ve Orhan Okulu mücadelesindeydi. Sert el enselerle başlayan karşılaşma, giderek sertleşti. Yeşil Yeşil karşısında, psikolojik üstünlüğe de oynayan Okulu, bu taktiğinde başarılı olmuş ve Yeşil Yeşil’in güreşe olan konsantrasyonunu bozmuştu. Yeşil Yeşil’i sürekli hakeme şikayet eder duruma getirip, bir yandan hamlelerini yapan Orhan Okulu, istediği o yenişe normal sürede ulaşamadı. Mehmet Yeşil Yeşil’in savunma güreşi yapıp, her fırsatta kapanması, tribünlerden tepki aldı. Puanlama kısmına geçildiğinde, gülen taraf Mehmet Yeşil Yeşil olacak ve adını yarı finale yazdıracaktı. Bir büyük favori daha Kırkpınar’a veda etmişti. Diğer eşleşmelerin kazananları İsmail Balaban, Hüseyin Gümüşalan ve Yusuf Can Zeybek oldular.

                Ağalık İhalesi’nin vakti geldiğinde, iki aday yerlerini aldılar. Kırkpınar’a 14 yıldır ağalık yapan Seyfettin Selim yeniden aday olurken, karşısında rakip olarak iş insanı Mehmet Tüysüz vardı. 4 milyon 23 bin TL’den yapılan açılış, karşılıklı arttırımların ardından 22 milyon 222 bin TL’ye kadar geldi ve ihale, mevcut ağa Seyfettin Selim’de kaldı. Parayı verenin itibar satın aldığı, feodal düzen esintilerinin devam ettiğine dair  bir izlenimle ayrılıyorum her sene Kırkpınar’dan. Bu senede aynı duygularla ayrıldım. İhalenin ardından, sahada açılan dev Türk Bayrağı, marşlar eşliğinde çayırda gezdirilirken, Büyük Önder Atatürk’ün adı da sık sık anıldı. Cumhuriyet Devrimleri ve Atatürk düşmanlığının zirve yaptığı şu dönemde; her yerden Atatürk ismi silinirken; özel ve milli günlerde Atatürk ismi anılmazken; Türkiye’nin en prestijli güreş organizasyonunda, Atamızın adının unutulmaması ve sık sık anılması, bir Türk Genci olarak beni mutlu ediyor. 

                Ağalık ihalesinin tamamlanmasının ardından, tekrardan güreşlere odaklandık. Başaltı güreşlerinden önce yarı finale kalan dört pehlivan ve antrenörleri, Hazretler’in oturduğu tribünün önüne gelerek bir takım isteklerde bulundular. Konu şu: 2023 Yılı Kırkpınar’ı öncesinde bir kural değişikliği yapılmış. Eski uygulamada, yarı finale kalan dört pehlivanda baş boyuna yükselirken; yeni kuralla, sadece finale kalanların baş boyuna yükseleceği ilan edilmiş. Yarı finale yükselen pehlivanlar, bu yeni uygulamaya itiraz için Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan ve Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonu Başkanı İbrahim Türkiş’in yanlarında aldılar soluğu. Yapılan konuşmalar sonunda istediklerini alan pehlivanlar, sevinç çığlıklarıyla ekiplerinin yanına döndüler. ”Devam eden bir organizasyon sırasında kural değişikliği yapmak, adil rekabete ne kadar uygundur? Başaltı boyunda güreşip, önceki turlarda elenen diğer pehlivanlar, bu yeni kurala göre stratejilerini belirleyip güreştiler. Madem ilk itirazda kırılacaktınız, neden kural değişikliği yapma ihtiyacı duydunuz? Kural değişikliği yapmak iki dudağınızın arasında mıdır?” diye sorası geliyor insanın.

                Gelelim baş boyunun yarı finaline… İsmail Balaban ile Hüseyin Gümüşalan, Mehmet Yeşil Yeşil ile Yusuf Can Zeybek’in eşleşmesini izledik. İsmail Balaban ve Hüseyin Gümüşalan arasındaki güreş normal sürede tamamlanırken, izleyenleri heyecanlandıran bir güreş ortaya kondu. Bir hakem için yeniş kararını vermenin oldukça zor olduğu bir pozisyonla biten güreşte, kule hakemleri görüntüleri tekrar tekrar izleyerek nihai kararı açıkladılar ve İsmail Balaban’ı galip ilan ettiler. Hüseyin Gümüşalan atak yaparak ilk denemesinde İsmail Balaban’ı açık düşürmeye çalıştı. İlkinde başarılı olamayınca, ikinci denemeyi gerçekleştiren Gümüşalan, bu esnada Balaban’ın kontrasına maruz kalarak maçını kaybetti. Usta işi bir hareketle maçı lehine çevirmeyi başardı İsmail Balaban ve finale yükseldi. Yarı finalin diğer güreşi, beklendiği gibi puanlamaya giderken, Mehmet Yeşil Yeşil’i yarı finale getiren taktik burada işlemedi. Yusuf Can Zeybek rakibini bastırarak Krkıpınar’daki ilk finaline yükseldi.

                Ve final müsabakası… Karşılaşma için hazırlıklar devam ederken, tribülerdeki seyirciler yerlerini almıştı. Final maçına yetişen ağır konuklar da vardı protokolde. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Bakan Yardımcısı Hamza Yerlikaya, Bakanlık Genel Müdürleri, çeşitli partilerin ve şehirlerin milletvekilleri, belediye başkanları vs. vs. Güreşin başlaması beklenirken, Edirne Belediye Başkanı ile Gençlik ve Spor Bakanı’nın baş başa ettikleri hoş sohbet gözlerden kaçmadı. Her yıl dinlemekten ezberlediğimiz maniler, bu yıl da tekrarlandı. Manilerle, dualarla kol bağlayan pehlivanlar, 662. Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin başpehlivanı olabilmek için peşreve başladılar. Her iki pehlivanda finalde hata yapmak istemiyor ve işi ağırdan alıyordu. Normal güreş süresi sakin geçmiş ve puanlamaya gidilmişti. Açık vermeden yapılmaya çalışılan hamle arayışları devam ediyordu. Herkesi ayağa kaldıracak olan an, Yusuf Can Zeybek’in İsmail Balaban’ın paçasını yakalamasıyla başladı. Paçadan tutup, rakibinin dengesini bozan Zeybek, devamında bastırma hareketini yapıyor ve şampiyon oluyordu. İlk coşkusunu yakınlarıyla kutlayan Yusuf Can Zeybek, sonrasında İsmail Balaban’a gidip, sarıldı. İki pehlivan bir aradayken, antrenör veya ekipten olduğunu düşündüğüm biri, kendisinden ısrarla, ”Kimse kimseye müdahale etmedi.” açıklamasını yapmasını istedi. Sonrasında mikrofonlara dönen Zeybek, ”Kimse kimseye müdahale etmedi. Bize sadece, ‘Çıkın güreşin, hak eden kazansın.’ dendi.” dedi. Böyle bir açıklama yapmak zorunda hissetmelerinin sebebi ne oldu? Maç öncesinde, ”Anlaştılar” dedikodusu mu yapıldı? Kırkpınar’a ”Er Meydanı” diyorsak eğer, her pehlivan çıkıp, bileğinin hakkıyla mücadelesini kazanmalı, kimsenin emeğine gölge düşürülmemeli. Aksi, ne yapılan spora ne de Kırkpınar geleneğine yakışır.

                Final maçının tamamlanmasıyla birlikte tribünler, hızla boşaldı. Seyircinin bu acelesi neydi anlayamadım. Üç gündür devam eden güreşlerde, rakiplerini yenerek dereceye giren her boydan pehlivanı, kalıp alkışlamalarını beklerdim. Günde birden çok kez maça çıkıp, sıcak havada performans sergilemek, hem fiziksel hem de mental olarak yıpratıcıdır. Bunu, sporun içinden gelmiyorsanız veya iyi bir spor takipçisi değilseniz anlamanız gerçekten çok zor. Üç gündür, rakiplerinin sırtlarını yere getirmek için uğraşan tüm pehlivanları tebrik ediyorum.

                662. Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ne, Antalyalı pehlivanların damga vurduğunu söyleyebiliriz. Başaltı ve baş boylarında Antalya finali izlerken, tüm boyların her turunda en az bir Antalyalı yoluna devam etmeyi başardı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu