Ragbi günlükleri 158

Avrupa Oyunları; 2015 yılında ilk defa Bakü’de oynanmaya başlayan, dört yılda bir yapılması planlanan, Avrupa ülkelerinin yarıştığı bir spor organizasyonu. 2023 yılında, Krakov’un ev sahipliğindeki oyunlarda, ragbi, ilk defa yer aldı.

               7’li Ragbi Kadın Milli Takımımız, Trophy Serisi’nin Zagbeb’teki ilk ayağında kazandığı 2.liğin ardından, yeni bir hedefle çalışmalarına devam etti. Polonya’nın ev sahipliğinde gerçekleşen Avrupa Oyunları, millilerimiz için çok ciddi bir sınavdı. Oyunlarda kazanılacak altın madalyanın, 2024 Paris Yaz Olimpiyatları’na bilet sağlaması, rekabeti oldukça yükseltmişti. Ayrıca, önümüzdeki sene Championship seviyesinde yer alma olasılığı bulunan takımımızın, Championship seviyesindeki takımlarla erken bir tecrübe yaşaması ve  rakiplerini tanıması açısından da çok kıymetli bir turnuvaydı.

               Avrupa Oyunları’na 7’li Ragbi Kadınlar kategorisinde katılan 12 ülkeden Türkiye ve Norveç dışındaki ülkeler(Büyük Britanya, Çekya, İtalya, Polonya, Portekiz, Almanya, İspanya, Belçika, İsveç, Romanya), Avrupa 7’li ragbisinin en üst seviyesinde yer alıyor. 25-27 Haziran tarihlerinde oynanan müsabakalarda Türkiye, B Grubu’nda Polonya, Portekiz ve Almanya ile birlikte gruptan çıkma mücadelesi verdi. Avrupa Oyunları’nda ülkemizi şu isimler temsil etti: Ayça Akçınar, Gamze Aksoy, Zeynep Aydın, Sedanur Bolat, Gülşah Çakmak, Nermin Cem, Berivan Okat, Fatmanur Diril, Nazlıcan Erdoğan, Vahide Kahraman, Melike Şahan Köse, Hülya Taşçı, Gülnur Sak.

               25 Haziran Pazar günkü ilk maçımızı, saat 12.50’de Polonya ile oynadık. 2023 Yılı Şampiyonluk Serisi’nin ilk ayağını dördüncü sırada tamamlayan Polonya, grubumuzdaki en kuvvetli rakibimizdi. Maçın başından sonuna kadar aramızdaki seviye farkı hissedildi. Çok rahat bir karşılaşma çıkartan Polonya, seyircisi önünde farklı kazanarak güne başladı:50-0. Rakibimizin savunması karşısında etkisiz denemeler yaparken, hem topu savurmak kaynaklı hem de geç kalan destek koşuları kaynaklı top kayıpları yaşadık. Fizik olarak büyük ve atletik rakip oyunlar karşısında, bitiricilerimizin denemeleri sonuçsuz kaldı. Merkezimizden kaçırdığımız oyuncular, savunma dengesini bozarken; savunmamızın arkasına yapılan vuruşlarda, en hızlı oyuncumuzun bile çaresiz kaldığını gördük. Aldığımız skordan bağımsız, bu seviyede olduğumuz için mutluyum. Buralarda var olmaya devam etmeliyiz. Büyük takımlarla oynarken kendimizi geliştireceğiz. Bu seviyelerde yarışmamızın devamlı hále gelmesi, daha fizikli daha elit atletlerin ragbiyle ilgilenmesinin yolunu açacaktır ki bu seviyelerde, bu tarz sporculara sahip olmalıyız.

               Bizim adımıza günün ikinci ve son müsabakasında, saat 18.28’de Almanya karşısında sahadaydık. Son iki maçımız, gruptan çıkmak için hedef maçlar haline gelmiş, hataya yer kalmamıştı. Polonya maçına göre, oyuna daha çok ortak olacağımızı düşünerek oturdum ekran başına. Henüz ilk oyunda, savunmamız rakibini kaçırınca, Alman sayısıyla başladı karşılaşma:0-7.  Topla oynadığımız sırada gelen hata ve devamındaki Alman sayısı, ilk devreyi 14-0 geride kapatmamıza neden oldu. İki oyuncumuzu üstüne çeken rakibimiz, basit bir pasla koşan arkadaşını bulmayı başarmıştı. İkinci yarının başında yaptığımız handling hatası ve devamında gelen sayı, skor farkını açmaya devam etti. Bu pozisyonda gördüğümüz sarı kartla birlikte sahada eksiliyorduk. Son düdüğe kadar devam eden sayılarla birlikte maçtan, 31-5 mağlup ayrıldık. Takımımızın hayal kırıklığı yaratan performansı bu maçta da devam etti. Daha çok savunma aksiyonları gösterdiğimiz karşılaşmada, kaçan müdahaleler(tackle) ve yapılan paylaşım hatalarıyla kötü bir savunma performansı sergiledik. Organizasyon konusunda eksik kalırken, yapılan handling hataları topla daha çok rakibimizin oynamasına neden oldu. Ayça dışındaki oyuncu değişikliklerimizden verim alamazken, bazı veteran oyuncularımızdan gelen katkı da üzücüydü. Maçı kaybetmeyi sorun etmesem de sahada başa baş bir mücadele beklerdim takımımızdan. Ragbinin doğrularını yapıp,  enerjisi doğru kanalize edilmiş bir mücadele izleyelim isterdim. İlk günkü performansından ders çıkartan ve ikinci günde, kaybetse bile oyunun doğrularını sahada uygulayan bir Türkiye ümit ediyordum.

               Yeni umutlarla ikinci güne girerken, sabah seansında Portekiz karşısındaydık. Gruptaki son maçımız, saat 12.28’de başladı. Galibiyetten ziyade ragbinin doğrularını beklediğim milli takımımız, ilk topla denemesinde hata yapıyor ve yediği baskı sonucu oyuncumuz, sahanın dışına atılıyordu. Çizgilerin de rakip olduğunu bildiği halde, neden hamlesini dar alana yapıp dışarı atıldı anlayamadım. Topun el değiştirmesiyle birlikte, maçın başında ilk sayıyı yedik. Başlama vuruşu sonrası verdiğimiz hızlı reaksiyonla skor dengelenirken, sayıyı yapan Ayça’nın, birkaç dakika sonra aldığı müdahale(tackle) ile sakatlanarak çıkması, üzücüydü. U18’den büyüklere gelen bu sporcumuzun olabildiğince sahada kalıp, oynaması önemliydi. Maçın son düdüğü çaldığında, skor tabelası 38-5 Portekiz lehineydi. Top güvenliğini sağlamayamadığımız, kolay top kayıpları yaptığımız bir karşılaşma oynadık. Bu kayıplar, bizi, savunmada kalmaya mecbur bırakırken, başarılı savunma aksiyonları da gösteremeyince, fark hızla açıldı. Peş peşe gelen sayıların ardından oyundan düşen takımımızın ruh hali, vücut diline de yansımıştı. Maçın sonunda Gamze’nin bir sakatlık yaşadığını gördük. Sedanur ve Ayça’dan sonra Gamze’nin de sakatlandığını görmek, Trophy Serisi’nin ikinci ayağı öncesinde endişe vericiydi. Grup sonuncusu olarak klasman maçlarına devam edecektik.

               Gruptan çıkamamanın ardından, alabileceğimiz en iyi dereceye sahip olmak umuduyla başladık ikinci günün kapanış müsabakasına. 9.’luk yarı finalinde rakibimiz, İsveç’ti. Yapılan başlangıç vuruşunu karşılayamayan takımımız, rakibinin ilk denemelerine cevap veremiyor ve açılış sayısı İsveç’ten geliyordu. Oyun tekrar başladığında, topu bu sefer karşılamış, ancak top paylaşımında yaptığımız hatayla rakibe geri vermiştik. Savunmamız bu hatayı telafi edecek ve Sedanur’un koşusu skorda takımımızı öne geçirecekti:7-5. Dengeli, karşılıklı denemelerin ve hataların olduğu, topun sık sık el değiştirdiği bir karşılaşma izledik. İkinci yarının ortalarına geldiğimizde, İsveç bir sayı daha buldu ve skoru 7-10 yaptı. Müdahalelerdeki(tackle) eksikliğimiz bu sayıda ortaya çıkmış, üç oyuncumuz, bir İsveçli’yi indirememişti. Sahada bir mücadele ve arayış olduğunu söyleyebilirim. Ancak işin sonuçlandırma kısmı, bizim adımıza hiç iyi değildi bu turnuva. Oyuncularımız, bireysel performans olarak da aşağıda kalınca, organizasyon dışı sayılar göremedik. Sedanur’un sakatlıktan dönüşü hemen fark edilirken, bir diğer sakatlığın kıyısından dönen oyuncumuz Ayça’nın olumlu çabaları, skor üzerinde bir etkiye dönüşemedi. Bir önceki maçın son dakikasında sakatlanan Gamze bu maçta oynamazken, sağlık durumu soru işaretiydi. İlk iki günü takımımız, ışığından yoksun kapattı.

               Beklentimizden uzak bir turnuva geçiren Türkiye, son günün açılışını yapan takım oldu. Nihai sıralamamızın belli olacağı bu maçtan önce, stadyumda Tarkan’ın ”Şımarık” şarkısı çalınıyor, sanki millilerimize moral verilmek isteniyordu. Topu karşılayarak maça başlayan, neredeyse ilk yarının tamamını savunma yaparak geçiren takımımız, düşük tehditli Norveç hücumlarını savuştururken, arada yaptığı bir iki denemeyle de sayı bulmaya çalıştı. İlk yarıda aradığını bulan taraf Norveç oluyor ve 7’li ragbi sahalarında pek denenmeyen maul ile sayıya ulaşıyordu. Devre arasında birden çok oyuncu değişikliği yaptı Koçumuz Cherokee. Genelde maçlara başlamayı tercih ettiği 7’sine dönen takımımız, oyuna ağırlığını koymaya başlıyor, savunma pozisyonundan çıkıp, hücuma geçiyordu. Bu denemelerimizin karşılığını Berivan ile alacakken, Norveç’in sayı alanında yaptığı son müdahale skorun değişmesine izin vermedi. Denemelerine devam eden Türkiye, kısa bir süre sonra Gülnur’un sayısıyla skoru dengeledi. Maçın sonlarındaki Norveç sayısına engel olamayan takımımız, mücadeleden 10-5 yenik ayrıldı ve Avrupa Oyunları macerasını 12., yani son sırada tamamladı. Avrupa Oyunları 7’li ragbi branşında şampiyon olup, olimpiyat biletini alan ülkeler, erkeklerde İrlanda, kadınlarda Büyük Britanya oldu.

               Genel olarak turnuvada kötü bir performans sergileyen Türkiye, ragbi adına yapılabilecek doğru tercihleri gerçekleştiremedi. Topun güvenliğini sağlayamadığından daha çok savunma aksiyonları gösteren takımımız, Trophy’nin ilk ayağında gösterdiği başarılı savunma performansından uzak kalınca, kolay sayılar yedi ve oyundan düşüşü hızlandı. Hücumda geçirdiğimiz kısıtlı sürede, organizasyon anlamında da ortaya performans koyamayınca, maç kazanamadan turnuvayı kapattık. Takımımıza dair son gözlemim ise şu olacak. Genelde maçlara başlayan oyuncularımızla, bençten gelen oyuncularımız arasında katkı verebilmek anlamında fark var. Koçumuzun hamle seçenekleri ve bu hamlelerden aldığı katkı sınırlıydı.

               Gelecek yıl, Avrupa 7’li ragbisinin en üst seviyesinde oynama ihtimali bulunan takımımız, Avrupa Oyunları’nda, muhtemel rakiplerine karşı erken bir tecrübe yaşamış oldu. O seviye için daha çok çalışmamız gerektiğini sahada gördü. Avrupa’nın iyi 7’li ragbi ülkeleriyle aramızdaki makası, umarım ”Olimpiyat” hayali satanlar da görmüşlerdir. Olimpiyat için önümüzde daha çok yol var.

               Teşekkürler Hanımlar! Trophy’nin ikinci ayağında başarılar…

NOT: Fotoğraflar, turkiyerugbyofficial instagram sayfasından alınmıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu