Ragbi günlükleri 157

7’li ragbide milli heyecan devam ediyor. Erkek takımımızdan sahneyi devralan kadın takımımız, 16-17-18 Haziran tarihlerinde, Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’te sahaya çıktı. Trophy Serisi’nin ilk ayağında, 7’li Ragbi Kadın Milli Takımımızın peşindeyiz. Hoş geldiniz…

            Trophy Serisi’nin hazırlıklarına Trabzon Olimpiyat Hazırlık Merkezi’nde başlayan takımımız,  şubat ayında bir araya geldi. Çeşitli testlere tabii tutulan sporcular arasından seçilen ekibimizin önünde, bu yaz, üç önemli turnuva bulunuyordu. Trabzon’daki hazırlık sürecinin bazı bölümlerinde Teknik Direktörümüz Cherokee Slyvain Ngue kafileye dahil olurken, uzun süre, teknik direktörsüz çalışıldığı da oldu. Trophy Serisi, normalde iki gün üzerinden oynanırken, takvimde Avrupa Oyunları bulunması sebebiyle, takımlardan alınan geri dönüşler üzerine ilk ayak maçları üç güne yayıldı. 12 ülkenin(Türkiye, Ukrayna, Danimarka, Moldova, Finlandiya, Letonya, İsrail, Norveç, Macaristan, Gürcistan, Avusturya, Bulgaristan) katılım sağladığı Trophy Serisi’nde takımlar, üç gruba ayrıldı. Türkiye; A Grubu’nda Ukrayna, Danimarka ve Moldova ile eşleşmişti. Zagreb’te ülkemiz, şu isimlerle temsil edildi: Ayça Akçınar, Gamze Aksoy, Gülnur Sak, Fatmanur Diril, Berivan Okat, Nazlıcan Erdoğan, Melike Şahan Köse, Gülşah Çakmak, Zeynep Aydın, Vahide Kahraman, Hülya Taşçı, Sedanur Bolat, Nermin Cem.  

            Cuma günü başlayan müsabakalarda açılışı, kuvvetli bir rakip karşısında yaptık. 11.20’de, Ukrayna’nın vuruşuyla başladı maç. Karşıladığımız ilk topta, başarılı bir aksiyon gerçekleştiriyor ve Gamze’nin sayısıyla 5-0 öne geçiyorduk. Erken gelen sayı, sahada takımımızı, ekran başında bizleri morallendirmişti. Oyunu tekrardan başlatan vuruşu yaparken, top, Ukrayna’nın ellerindeydi. Savunmada olduğumuz dakikalarda, ruck izlemek kaynaklı paylaşım hataları yaptık. Hülya’nın kuraldışı müdahale(high tackle) sonrası sarı kart görmesi, takımımızı sahada altı kişi bıraktı. Bir kişi eksik oynamanın dezavantajıyla, dördüncü dakikada sayıyı yedik ve skor, 5-5’e geldi. Kalan sürede, karşılıklı denemelerden sonuç çıkmayınca, ilk yarı 5-5 eşitlikle tamamlandı. Savunmada başladığımız ikinci yarıda, henüz devrenin başında üst üste penaltı cezaları yemiş olsak da buradan topu kazanarak çıkmayı bildik. Arayışımız esnasında, yaptığımız yan koşularla savunmada gedik açamazken, topu canlı tutma kaygısıyla verdiğimiz tehlikeli offload paslar, şahsen benim yüreğimi ağzıma getirdi. Top kaybının kıyasından döndüğümüz bu anlarda, Sedanur’un koşusu, takımımızı bir kez daha öne geçiriyordu: 12-5. İkinci yarının kalan süresinde, Ukrayna’nın bulduğu peşi sıra sayılara engel olamazken, açılış maçımızı 22-12 kaybediyorduk. Dengeli giden maçı, bir dakika içinde yaşanan kırılmayla kaybettik. İki defa sarı kart görüp, sahada altı kişi kaldık. Altı kişiyle savunma yapmanın yorgunluğunu yaşadık. Kuraldışı müdahaleler(high tackle) sebebiyle görülen kartlar yüzünden, savunmadaki gayretimizin karşılığını alamadık. Savunma yaparken, rakibin yerleşimini ve yaptıkları koşuları izlemeliyiz. Gözlerimizin ruck üzerinde kaldığı anlarda, savunma zaafiyetleri ortaya çıktı. Savunma hattımızın arkasına yapılan vuruşlara takım halinde tepki vermeliyiz. Bir oyuncumuzun koşması, topu alsa bile destek gelmemesi yüzünden yine de kaybedilecektir. Hücumdaki bazı pas tercihlerimiz ve offload veriş şeklimiz, topun güvenliği prensibinden bizi uzaklaştırdı. İyi oynamadığımız bir karşılaşmadan mağlup ayrıldık.

            Bizim gibi gruba kaybederek başlayan Moldova ile günün ikinci karşılaşmasını yapacaktık. Saat 16.22’de Türkiye’nin vuruşuyla başladı müsabaka. Savunmamızın kötü yükselişi sonrası hattımız kırılıyor ve Moldova, 5 metre çizgimize kadar geliyordu. Neyse ki topu çalarak bu tehlikeyi savuşturduk. Savunmada yükselirken, ortak bir ritim tutturmalı ve beraber hareket etmeliyiz. Kazandığımız penaltı sonrası, tehlikeli bir pas tercihine rağmen topu alan Gamze, tüm sahayı geçen bir koşuyla skor tabelasını değiştirdi: 7-0. Başlama vuruşlarımızın ardından kötü savunma yükselişlerimiz devam ediyordu. Zayıf Moldova denemelerinde bile dalgalanan bir savunmamız vardı. Bu savunmanın, müdahale(tackle) performansının da düşük kalması, iyi bir rakip karşısında canımızı yakacak bir duruma düşürebilirdi bizi ki Moldova’nın zayıf hücumları bile bu savunmamız karşısında sayı çıkarabildi. Dördüncü dakikanın ortalarında skorda eşitlik sağlandı. Yediğimiz bu sayıya hızlı reaksiyon verip, Gamze’nin koşusuyla tekrardan öne geçtik. İlk yarının bitiş düdüğü çalana kadar bir sayı daha bulacak ve devreye 21-7 önde gidecektik. Moldova’nın ikinci yarıyı başlatan vuruşunun sekmesi üzerine, 5 metre çizgimizde baskı gördük. O baskıdan çıkmayı başaran takımımız, Ayça’nın koşusuyla ikinci yarının ilk dakikasında bir sayı daha buldu: 28-7. Maçın kalanında başka sayı olmazken, günü kazanarak kapatıyorduk. Oyunun iki tarafında da kötü oynayan bir rakip vardı sahada. Savunmada, yay koşularımıza cevap veremezken; hücumda, çok fazla el becerisi(handling) hatası yaptılar ve organize olamadılar. Takımımız da organizasyondan uzak bir görüntü sergiledi. Oyunumuzu süsleyecek aksiyonlara girmedik. Bireysel becerilerle sayılarımıza ulaştık. Maçta en organize olduğumuz an, son toptu. O da hata(knock on) ile sonuçlandı. 7’li ragbide topu canlı tutmak, tercih edilen bir eylem. Ancak, topu canlı tutarken verdiğimiz pasların kalitesi ve savururcasına elden çıkışları, başımıza dert açacak türdendi. Beklediğimiz performansın gerisinde bir ilk gün geçirdik. Tek galibiyetle günü kapattık.     

            Yeni güne, kalan son grup maçımızla başladık. Ukrayna karşısında aldığımız mağlubiyet, gruptan çıkmak adına bu maçı önemli hale getirmişti. Vuruşumuzla başlayan müsabakada, topu karşılayan Danimarka, ilk denemeleri için pozisyon almıştı. İlk beş dakikayı takımımız, sadece savunma yaparak geçirdi. Cuma gününün maçlarında, savunma performansıyla sınıfta kalan takımımız, yeni güne yenilenmiş başlamıştı. Organize görünen savunma hattımız baskı yapıyor, paylaşımlarda doğru pozisyon alıyordu. Net müdahalelerde(tackle) bulunamasak da Danimarka’nın topu dolaştırdığı bu dakikalarda, yediğimiz iki penaltı dışında savunma zaafiyeti göstermedik. Nazlıcan’ın çaldığı toptan sonra hücum aksiyonları da göstermeye başlayan Türkiye, 7. dakikada aradığı sayıya ulaştı. Kazanılan penaltıya hızlı başlayan Sedanur, bir an duraksasa da koşusunu başarıyla bitirdi ve takımımızı devreye önde götürdü: 7-0. Danimarka’nın vuruşuyla hareketlenen ikinci yarıda, ilk hücum fırsatı takımımızdaydı. Bir iki denemeden sonra koşacak alanı bulan Sedanur, ayak oyunlarıyla(step) rakibini eksiltti ve bir sayı daha buldu: 12-0. Kalan sürede, baskın oyununa devam eden Türkiye, Gamze’yle iki, Berivan’la bir sayı daha yapmayı başardı ve maçı, 31-0 kazanarak, grup ikincisi olarak çeyrek finale yükseldi. İlk güne göre göze çarpan en önemli gelişim, savunmamızdaydı. Savunmamızla rakibin tehdit oluşturmasına izin vermedik. Top paylaşımımız, ilk güne göre daha sağlıklıyken, paslarımızda halen tehlike vardı. Danimarka, sahayı kullanarak-yayılarak- diziliyor, top çevirmeye çalışıyordu. Ancak yaptıkları el becerisi(handling) hataları, oyunlarını taşımalarına engel oldu. İki defa savunma merkezlerinden oyuncu kaçırmaları ve bunların sayıya dönüşmesi, gardlarının düşüşünü hızlandırdı. İkinci güne bambaşka başlamıştık.

            Çeyrek finaldeki rakibimiz Macaristan, C Grubu’nu lider tamamlayarak gelmişti klasman maçlarına. Saat 17.28’de, heyecanla beklediğimiz düdük çaldı. Macaristan başlatmıştı oyunu ve ilk hücum şansı bizimdi. Baskı esnasında topu kanattaki Hülya’ya ulaştıran takımımız, Hülya’nın hattı kırıp başarılı koşusu sonrasında maçın ilk oyununda öne geçmeyi başardı: 5-0. Sayımıza hemen karşılık vermeyi arzu eden Macaristan, merkezden savunma hattımızı kırıyor ve 5 metre çizgimize kadar ilerliyordu. Berivan’ın yetişip, rakibini yavaşlatması ve Sedanur’un başarılı müdahalesiyle sayıyı engellemiş olduk. Lehimize çalınan penaltı düdüğüyle avantaj yakalayan takımımız, topu Nermin’le buluşturuyor ve Nermin, sayıya kanatlanıyordu: 12-0. Temposunu devam ettiren Millilerimiz, başlama vuruşu sonrası anlaşamayan Macar takımından topu çalıyor, Gamze’nin üstün gayretiyle bir sayı daha bularak devreye gidiyordu: 17-0. İkinci yarının başında, göze hoş gelen aksiyonlar üreten takımımız, topu canlı tutarak, destek koşularıyla rakibin sayı alanına kadar geldi. Sedanur; rucktan topla bireysel çıkmak yerine, açık alanda yerleşmiş takımına topu iletebilseydi, bir sayı daha hanemize yazdırabilirdik. Bu anlarda, hakemin verdiği kararı sorgularken, konsantrasyon kaybı yaşadık ve savunma zaafiyeti gösterdik. Savunma hattımızın kırılmasıyla ciddi mesafe kazanan rakibimiz, yarı sahamızın ortalarına kadar geldi. Karşılıklı hataların ardından top, Macaristan’ın oldu. Taç atışıyla(line out) topu oyuna sokan rakibimiz, ilk sayısına bu anda ulaşıyordu:17-5. Melike ve Ayça’nın rakiplerini paylaşma konusunda sıkıntı yaşaması, savunmada boşluk oluşmasına sebep oldu. Maçın son dakikalarında bir sayı daha bulan Türkiye, 24-5 sahadan galip ayrılıyor ve yarı finale adını yazdırıyordu. Bitiş düdüğüyle büyük bir sevinç yaşandı sahada. Kadınlar Trophy tarihimizde, ilk defa bir yarı final karşılaşmasına çıkacaktık. Bu karşılaşmada, takımımızı, büyük bir gururla izledik. Özellikle ilk yarıda, sahada fırtına gibi estiler. Oyunu, net bir şekilde domine ettiler. İkinci yarıda Macaristan reaksiyon göstermeye çalışsa da kısa süreli bu direniş, hemen kırıldı. Beraber hareket ederek, iyi bir savunma sergiledik. Süpürücü(sweeper) olarak oynayan Berivan, her yere yetişmeye başardı. Müdahalelerde(tackle) ufak tefek sorunlarımız yine oldu. Sarılarak müdahale yapmaya çalıştığımızdan, rakipler ayakta kalıyor ve mesafe kazanarak ilerleyebiliyorlar. Oyunun hücum kısmında, sabırla top gezdirip, boşluk aradık. Destek koşularını esirgemedik. Bitiricilerimiz, engel tanımaksızın hedefe koşarken, yarı finale kalmanın mutluluğuyla günü kapattık.    

            Pazar gününe heyecanlı uyandık. Avrupa 7’li ragbisinin iki numaralı kupasında, finale bir adım uzaktaydık. Türk kadın ragbisi ilklerini yaşarken, bir ilki daha gerçekleştirmek için saat 13.20’de sahadaydık. Finlandiya’nın vuruşuyla başlayan maçta ilk denemeler, millilerimizindi. Çok geçmeden, savunma hattındaki boşluğu gören Sedanur, rakip savunmayı merkezden yarıyor ve sayıya koşuyordu. İlk dakika dolmamıştı ki skorda 7-0 öne geçtik. Oyunu yeniden hareketlendiren vuruşu yaptığımızda, bizi, uzun bir savunma süreci bekliyordu. Topu alan Finlandiya’nın denemeleri, 5. dakikada buldukları sayıya kadar devam etti. Bu süreçte, organize bir görüntü veren rakibimiz, güvenli kurduğu rucklar ile top çalma girişimlerimizi engelledi. Rakip aksiyonlarına iyi savunma ile karşılık verirken, üç penaltı cezası yedik. 3. penaltıdan sonra gördüğümüz sarı kartla birlikte sahada altı kişi kalıyorduk. Sayısal avantajını değerlendiren Finlandiya, skoru 7-5’e getirdi. Finlandiya’nın başlama vuruşu sonrası, ilk yarının son anlarına kadar sahada altı kişiyle mücadele ettik. Eksik olmamıza rağmen, cesur hamlelerle oynuyorduk. Savunmayı aşma hamlelerimiz, top paylaşımımız devam etti. Sayısal eksikliğimizi göz önüne alarak oyunu daha sakin, yavaş oynayabilirdik. Müdahalelerde(tackle) topu canlı tutmak yerine ruck tercih edebilirdik. Nefesimizi ve skor üstünlüğümüzü korumada daha garantici olurken, bir oyuncu eksik olma dezavantajımızı da tolere edebilirdik. Kızlarımızın üstün mücadelesi ilk devre sonuna kadar sürdü ve araya giderken skor değişmedi. Son yedi dakikaya girilirken, maç halen ortadaydı. İkinci devre, Türkiye’nin vuruşuyla hareketlendi. Gönderdiğimiz yüksek topu karşılayamayıp, hata yapan rakibimiz, bize bir scrum hediye ediyordu. Topu Sedanur aldığında, kör kanat koşusu geleceğini biz ekran başındaki izleyenler hemen anlamıştık. Scrum çıkışı, güzel mesafe kazandık. Ruck ile top güvenliğini sağlayıp, denemelere girişen takımımız, sonuca Hülya ile ulaşıyor ve skoru 14-5’e getiriyordu. İkinci devrenin ilk bir buçuk dakikasında gelen sayıyla birlikte moralli başlamıştık. Başlama vuruşu sonrası topun Finlandiya’ya geçmesiyle, sayı arama sırası rakibimizdeydi. Bu bölümde rakibimiz, top paylaşıyor; oyununu çeşitlendirecek makas, arkadan ekstra koşular gibi denemelerde bulunuyor; top çalma denemelerimize izin vermeyip, güvenli rucklar kuruyordu. Ancak tüm bu yaptıkları doğrulara rağmen, karşılarında iyi savunma yapan bir Türkiye vardı. Nihayetinde, penaltı ile topu aldık ve hızlı başlayıp, topu Gamze ile buluşturduk. Savunmayı ekarte eden Gamze sayıya koşarken, Türkiye farkı açıyordu: 19-5. Artık süre azalıyor, Finlandiya’nın umutları tükeniyordu. Uzun kullandığımız başlangıç vuruşu sonrası, yaptıkları denemelerle savunma hattımızı geçen rakibimiz, topu, 22 metre çizgimize kadar taşıdı. Başka bir sayı daha yemeye niyeti olmayan takımımız, topu rakibinden çaldı ve kanattaki Sedanur ile buluşturdu. Savunma arkasına yaptığı vuruşa koşan Sedanur, topu alıyor ve güzel bir sayıyla maçı noktalıyordu:26-5. Baştan sona üstün bir mücadele sergileyen Türkiye, haklı bir galibiyet ile finale yürüdü. Hücum aksiyonlarımızdaki denemelerimiz, top paylaşımımız, bitiricilerimizin performansı bizleri çok memnun etti. Arada riskli paslaşmalar görsek de bunlar, aleyhimize dönüşmedi. Ragbi adına doğru işler yapan, fizik olarak bizden üstün bir rakibe karşı çok etkili savunma yaparak, göz açtırmadık. İyi savunmamızı sahanın her köşesinde hisseden rakibimiz, bizimkiler kadar kaliteli bitiricileri olmadığı için hayıflanmıştır. Bütün olarak çok iyi bir performans sergileyen takımımızda Sedanur, parlayan oyuncumuzdu. Şimdi, daha büyük bir heyecanlı finali bekliyorduk. 

            Türk kadın ragbisindeki ilkleri yaşadık bu turnuvada. Önce yarı finale, sonrasında finale kalmayı başardık. Avrupa 7’li ragbisinin iki numaralı kupasının ilk ayağında, ellerimizde yükselecek kupanın hayalini kurarak geçtik ekranlarımızın başına. Takımlar, ulusal marşlar için yerlerini aldıklarında, bizlerde, İstiklal Marşımızı millilerimizle birlikte söylemeye hazırdık. 18.45’te Türkiye’nin vuruşuyla başladı maç. İlk topa baskı için yükselirken, savunmada yerleşim hatası yaptık. Bu boşluğu gören Ukrayna, henüz ilk dakika içerisinde açılış sayısına imza attı:0-7. Oyun yeniden başladığında, karşılamamız gereken topu karşılayamıyor ve top, taç atışı(line out) olarak rakibimize geçiyordu. Line out çıkışındaki aksiyonları, 3. dakikada bir sayı daha kazandırdı Ukrayna’ya:0-12. Başlama vuruşlarını bu kez karşılıyor ve rakip savunmada boşluk bulmak için pas yapıyorduk. Paslaşırken, 5 metremizde yaptığımız hata(handling), bizi tehlikeli bir durumun içine düşürdü. Neyse ki scrum ı çaldık ve Sedanur’un tüm sahayı geçen koşusuyla birlikte farkı azalttık:5-12. İlk yarıdaki son başlama vuruşunu yapıyor ve topu geri kazanıyorduk. Topu canlı tutma çabamız, organizasyonumuzu düzen dışına çıkarttı ve hata(knock on) yaparak topu kaybettik. Ruck seçeneğini neden kullanmadığımızı anlayamadım. Oyunun hızını ayarlayabilir, yeniden düzen sağlayabilir, sağlıklı bir hücum çizgisiyle atak şekillendirebilirdik. Rakibimizden top çalmayı başarabilsek de kolay top kayıpları bize sorun oluyordu. İlk yarının sonunda gelen Ukrayna sayısıyla birlikte, devreye 5-17 girildi. Takımımızın önünde reaksiyon verebilecekleri bir devre daha bulunuyordu. Bu gayretle başladılar ikinci yarıya. İstekli oldukları, bir an önce bir şeyleri değiştirme çabaları göze çarpıyordu. Ancak, ilk yarıda yaptığımız benzer hataları tekrarlamak, oyunumuzu belli bir seviyeye taşımamıza engel oldu. Topun güvenliği birinci önceliğimiz olmalıydı. Ne yazık ki basit top kayıplarıyla, hücumda geçireceğimiz süreden çaldık. Sahada bir türlü düzen sağlayamadık. En etkili iki bitiricimiz Gamze ve Sedanur’un, rakip tarafından iyi savunulması, özellikle Gamze’nin koşularına iyi cevap verilmesi, turnuva başından beri çok faydalandığımız bu oyuncuların katkısını sınırladı. Hücumda, topu koşmadan sabit alıyor olmamız, Ukrayna savunması üzerindeki tehdidimizi de azalttı. Sahada gösterdiğimiz gayreti, skora dönüştüremiyor ve maçtan 5-17 mağlup ayrılıyorduk. Oyunun hızını kontrol edemeyişimiz, organizasyon dışına çıkmamız, koşmadan aldığımız toplar, top paylaşımındaki handling hataları, kazandığımız penaltıları verimli kullanamayışımız ve bitiricilerimizin iyi savunulması sonuç üzerinde etkili oldu. Son grup maçımızdan itibaren ortaya koyduğumuz iyi savunmayı da sergileyemeyince, Avrupa Trophy Serisi’nin Zagreb ayağını ikinci sırada tamamladık.

            Türk kadın ragbisi, ilklerini yaşayarak yürüdüğü yolda yeni bir kapı açtı. Çıtamız artık daha yüksek. Oyun gelişimimize büyük katkı sağlayacak bir turnuvayı geride bıraktık. Her hatamız, bize tecrübe olarak geri dönecek. Oynayarak öğrenmeye devam edelim. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

            Kadınlarımızın önünde, önce Avrupa Oyunları sonra da Trophy Serisi’nin ikinci ayağı var. Mücadelemiz devam edecek.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu