Oku

XII. yüzyılda yaşayan, o dönemin bilim, felsefe, tıp alanlarında oldukça kıymetli çalışmaları olan İbn-i Rüşd, dönemine göre çok ileri bilimsel çalışmalar yaptı. Gözdeki retina tabakası ve çalışma şekline ilişkin açıklamaları da tıp dünyasında çığır açmış olup, tıp tarihinde gözdeki retina tabakasının fonksiyonunu ilk defa bilimsel açıdan izah eden alim olarak gösterildi.

İbn-i Rüşd, 1184 yılında halifenin vefatıyla yerine geçen oğlu Ebu Yusuf Ya’kub el-Mansur döneminde sarayda özel hekim olarak çalıştı. El-Mansur İbn Rüşd’e saygıda kusur etmese de, araya giren bazı insanlar ve bir takım yanlış anlaşılmalar sebebiyle gözden düştü. Halife, İbn Rüşd ve tüm felsefeyle ilgilenenleri sürgün ederek tüm felsefi eserlerin yakılmasını emretti.

İbn-i Rüşd ile kitaplarını yakıp kendisini camide linç etmek isteyenler arasında şu konuşma geçti: Avam: “Sen dinimizle savaşıyorsun.”, İbn-i Rüşd: “Hayır, ben cahilliğinizle savaşıyorum!” Ulus ya da toplum olarak en zayıf yönümüz nedir diye düşündüğümde, kitap okumayı sevmediğimizi hatırlıyorum hemen. Sadece hikaye ya da romandan bahsetmiyorum. Aynı zamanda tarihimizi de okumuyoruz. Hatta bir çoğumuzun kutsal kitabımız Kuran’ı Kerim’i de anlayarak okuduğunu düşünmüyorum.

Oysa hem Kuran’ın ilk ayeti “Oku!” diye başlar, hem de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk: “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” diye ifade etmiştir. Tarihimize ilgi de ilk defa “Muhteşem Yüzyıl” dizisiyle başladı başlamasına, ancak biz yine okumadık ve bu dizideki bazı yanlışları da doğru olarak kabul ettik.

Demem odur ki okumadığımız, kendimizi yetiştirmeyi düşünmediğimiz sürece cehaletle savaşımız maalesef hep yarım kalacak. Okumaktan, bilimin yol göstericiliğinden, araştırmaktan, düşünmekten ve aydınlanmaktan korkmayalım. Bu şekilde güzel ülkemiz sonsuza kadar gelişmiş medeniyet seviyesine ulaşmış olarak yaşar.

Sevgiyle ve kitapla kalın…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu