Marş basmıyor usta

* Dağ başını duman almış.

Hava kirliliğinden annem. Doğayı çok kirlettik. Doha’yı değil, doğayı. Doğaya karşı savaşımız sürüyor, savaşı kazanınca hepimiz kaybedeceğiz. Boşuna demiyor, duvar yazısında; “Eğil salkım söğüt eğil, bu gidiş hiç iyi değil.”

* Gümüş dere durmaz akar.

Akar – dı. Artık o dereden kimyasal atıklar ve lağım akıyor. Dere kenarında oturanın vay haline; ya pis kokuyor ya zehir akıyor daha kötüsü taşıp çevresindekilerin evini barkını yıkıyor.

* Güneş ufuktan şimdi doğar.

Ufuktan doğmadan yollara koyuldu minicik çocuklar, gençler, beyaz yakalılar, mavi yakalılar, emekçiler. Kör karanlıkta okula, işe gittiler ve kör karanlıkta eve döndüler. Faturalara, kiraya yetecek kadar maaşla günü, haftayı, ayı döndürdüler.

* Yürüyelim arkadaşlar.

Anayasal hak olduğu halde yürüyeni hangi nedenle olursa olsun polis dağıtıyor. Polis dağıtmazsa zamanında bir amaç uğruna bizzat kendisi de kilometrelerce yürüyen parti başkanı, partiyi dağıtıyor. Yürüyecekseniz ancak spor için kenardan kenardan yürüyeceksiniz arkadaşlar.

* Sesimizi yer, gök, su dinlesin.

Ancak yer, gök ve su dinliyor zaten sesimizi. Doğa, ağaçlar, sosyal yaşam alanları, sokak hayvanları, çocuklar, kadınlar yok ediliyor asıl duyması gerekenler, kapı duvar. Evde yoklar. Varlar ama yoklar. Varımtrak ama yokumsular. Yersen.

* Sert adımlarla her yer inlesin.

Olmuyor işte o öyle. Ancak tören mangası yapabiliyor onu biraz da gaziler. Kurtuluş günlerinde, milli bayramlarda törenden geçen okullar, meslek grupları ve benzeri ekipler üzerlerine toprak atılmış ölüler gibi bitse de gitsek modundaki eski topçu tadındalar.  

* Bu gök, deniz nerede var?

Her yerde ve herkeste var. Ama onlar kıymetini biliyor. Biz ise; Aman zaten var, bildim bileli var. Geçmişte hep vardı, gelecekte de nasipse olur, neden olmasın? diyoruz.

* Nerede bu dağlar, taşlar?

1960’larda dağı taşı altın denilerek dağlar, taşlar, ovalar, yaylalar bırakılıp başta İstanbul olmak üzere birçok büyük şehrin, plansız ve çarpık göçlerle kozmopolit anakentlere dönüştürülmesine, dedelerinizin de payı var sonuçta. Bu soru nedeniyle buna göz yumanlara, oy veren ya da büyük umutla köyü, kasabayı bırakıp şehre gelen dedelerinize de söz hakkı doğuyor. Onlar cevaplasın.  

* Bu ağaçlar, güzel kuşlar?

Hepsi o marşta kaldı usta. Belki de İsveç folklorik müziğine yazılan bu sözler  bünyeye oturmadığından müzikteki coşkuyu hayatımıza, bilincimize geçiremedik. Fazla zorlama, marş basmıyor usta. 

Özer ÖZGÜN / 01.Ağustos.2023 / EDİRNE

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu