Sıfır er haş negatif

Tamtekin Enişte keyiflenmişti. Onun keyiflendiğini kendine has üslubuyla uydurduğu alengirli cümlelerden anlıyordum. Ortadan taşı çektikten sonra sağ gözünü istemsizce kırpıp, dudağının kendine göre sol tarafı kıvrıldıktan sonra şuna benzer bir cümle kurardı.

– Arabayı bakıma bıraktım ya, yarın sabah sanayiye hangi minibüslen gidecem ben şimdi bacanak, mavi sekiz mi geçiyordu oradan?

Bu anlaşılacağı gibi karşısında oturan ortağı ve bacanağı olan Aydavar Enişteye “Mavi sekiz yani okey bende sen elini boz, taşla” demekti. Bunu herkes anlıyordu anlamasına da Aydavar Enişte (annem ona bu adı takmıştı) anlamıyordu işte. Istakasındaki taşlara Ceymis Vebb teleskobundan uzaya bakarmış gibi bakıp; “Ne bilem ben Tamtekin, beraber gideriz gafanı yorma” deyip düşünceli düşünceli kel kafasını kaşıdı. Rakipleri ise diğer bacanaklar Kudret Enişteyle, Üstün Enişte idi. Babaannem, ilerde kocaları yazlıkta rahatla okey oynayabilsin diye; B.Ö. (Babamdan /Baha’dan önce) iki, B.S. (Babamdan/Baha’dan sonra) iki kız daha yapmış. Küçük halam evlenene kadar okeye dördüncü babamdı. Güç bela evlendi de babam jübilesini yaptı. En fazla iki ailenin, bu maaşlarla da en fazla üç gün yaşayabileceği yazlığa ipini koparan, ipi elinde geliyordu. Halamlar ise sırayla çay, oralet, börek ve kek getirip götürüyor. Eksilenleri tamamlıyor, soğuyanları tazeliyor her biri bir gezegenin uydusu gibi kocalarının etrafında dönüp duruyordu. Mendebur Halam (annem ona bu adı takmıştı) burnunu usulca temizledikten ve parmağındaki tatağı kocası Aydavar Enişte’nin sandalyesinin altına yapıştırdıktan sonra sessizliği bozarak “ Tamtekin Abi, mavi sekizlen mi gideyim sanayiye diyor “ diyerek omuzuyla da dürtmüştü kocasını. 

Tamtekin Enişte keyiflenmişti. Yine sağ gözünü kıpıştırıp, dudağının kendine göre sol tarafı kıvrıldıktan sonra birinci okeyi masadaki son taş kümesinin üstüne koyup ağzını yaya yaya “ Okeyde bir çağı kapatıp bir çağı açan çok değerli ve sevgili bacanaklarım; Kudret Budur ve Üstün Memeli benim ikinci çocuk yolda, ilkini şuraya beşiğe koydum siz sırayla sallayı verin gari “ deyince Aydavar Enişte de olaya uyandı evin kedisi Dünür ile birlikte. Masada küçük enişteler için gerilimli dakikalar başlamıştı. Tamtekin Enişte, öyle beleşe oynamazdı bu oyunu. Sahildeki Gani Babanın Meyhanesinde rakılı balıklı bir akşam yemeği ve bir tepsi baklavasına iddiaya girilmişti.

-Ve de dondurma                                                                                                    

-Yani dondurmalı baklavasına

Ne yazacağımı unutturacaksınız bana işiniz gücünüz gırtlak. (Kuzenlere dedim sevgili okuyucum)Babam, annem, dedem, babaannem ve Dünür de şahit olmuşlardı. Tamtekin Enişte birden ayağa kalkarak ;

-Sesi duyuyor musunuz ?

-Ne sesi ?

-Zafer tamtamları gittikçe yakınlaşıyor, Kudret Budur ve Üstün Memeli çifti için iftar, Tamtekin Buçuk ve Aydoğan Dolar çifti için ise iftihar vaktinin geldiğini müjdeliyor.

Diyerek yaşama sevinci içinde ikinci okeyi de masaya koydu.  Sonra ıstakayı ve Erol Taş kahkahasını koydu masaya. Ardından haklı gururunu, yenik bacanakları çıldırtan bakışını, gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçen beleş rakı balık sofrasının görüntüsünü koydu masaya.  Masada masaymış ha. Bana mısın demedi bu kadar yüke.

Gani Babanın Meyhanesinde serin serin esen bir akşamdı. Meyhane henüz boştu. Bizim için üç masa birleştirilmiş, rakı, kavun, peynir, piyaz, köfte, balık ve birkaç meze daha Roma Lejyonları gibi dizilmişler, İstanbul’un hay huyundan kendini Erikli’ye atan bizim maailenin gürültüsüne, neşesine ortak olmayı bekliyorlardı. Uzun beyaz saçlarını limonla geriye taramış yaşlı adam, rakısını yudumladı. Ağzında bir güzel çalkaladıktan sonra onu yakışan yere, midesine gönderdi. Çatalın ucuyla ve bir cerrah hassasiyetiyle köfteyi üçe böldü. Ortadaki parçayı ağzına attı. Bir an çiğnemeden ağzında bekletip kokusunu genizinden burnuna yolladı. Köftenin kokusunu burun deliklerinden çıkar çıkmaz geri çekti. Aheste çiğnemeye başladı. Çiğneme işleminin ortalarına doğru elini bardağına götürdüydü ki vazgeçip çatalıyla ezmeden aldı. Tüm bunları kendi yemeklerimizin gelmesini beklerken pür dikkat izledik maaile… Gani Baba, aynı çatal ve aynı dikkatle böldüğü bir dilim kavunun yarısını ağzına atıp güzelce çiğneyip yuttuktan sonra gözlerini kısarak; “ Hoş gelmişsiniz, maşallah bütün aile hep beraber yine burada. Bizi tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz.” deyip şef garsona “ Yavrum ilgilenin masayla, devamlı misafirimiz” diyerek ayağa kalktı. Kalkmasıyla yere yığılması bir oldu. Garsonlardan biri koştu kaldırmaya çalıştı, nefesini dinledi. Koşup şef garsona haber verdi. Şef garson, geldi kalbini dinleyip, nabzını saydı. Bir koşuşturma, gürültüler, uğultular oluştu. Aşçı oradan oraya koşan telaşlı garsonların işini yaparak masamıza yemekleri getirdi. Endişe etmememizi patronun bazen rakıyı fazla kaçırınca fenalaştığını, yemeği yemeye devam etmemizi rica etti. Ambulans çağrıldı, Gani Baba büyük bir dikkatle sedyeye oradan da ambulansa alındı. Şef garson gelip  “ Yaşıyor yaşıyor korkacak bir durum yok, merak etmeyin” dedi. Tamtekin Enişte, patronun sağlığına içmek için bir küçük rakı daha istedi. Şef garson normal karşıladı. Ambulans mavi kırmızı renklerle ve ses cümbüşüyle çığlık çığlığa gitti. Garsonlar da bir araçla onun peşinden… Aşçı ve biz kaldık. Aşçı, ısrarla yemeğimize devam etmemizi rica etti. Müessese ikramı olarak meyve tabağı falan getirdi. Arada ayakta bizimle sohbet etmeye çalıştı. Tamtekin Enişte hesabı rica etti. Adam içeriye giderken cep telefonu çaldı; ardı ardına hı hı hı, hımmm, oohhh sesleri çıkardıktan sonra telefonun mikrofonunu kapatıp;

– Gani Baba yaşıyor çok şükür. Acilen ameliyata alınacakmış da, içinizde sıfır grubu RH negatif kanı olan varsa, acilen kan lazımmış… Ama çok acil.

Kısa bir sessizlikten sonra Fantanur Halam (annem ona bu adı takmıştı)                 “Benimkiynen Kudret’inki sıfır negatif kalkalım da insanlık görevimizi yapalım” diyerek Kudret Enişteyi dürtükledi. Kudret Enişte, halama hak vererek onun yardımıyla ayağa kalktı. Gül Halam da Üstün Enişteyi “La Üstün sende sıfır negatif değil miydin? Kalk kalk Kudret Eniştelerle birlikte gidin de kurtarın adamcağızı” diyerek dürtükledi. Bir anda üçü birden taksiye atlayıp gittiler. Aşçı onlara minnettar kalıp adisyonu Tamtekin Enişteye uzattı. Aydavar Enişteyle, Tamtekin Enişte hesabı görünce patronun gelmişine, geçmişine içmek için bir küçük daha söylediler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu