Mübadelede Edirne’ye istasyon görevi

Trakya Üniversitesi’nde “Cumhuriyet’in 100. Yılında Türk-Yunan Nüfus Mübadelesini Yeniden Düşünmek” konulu panel düzenlendi. Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında yaşanan mübadele, birçok konu açısından ele alındı. Panelde konuşan Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu; “Osmanlı’nın giderek zayıflamasıyla, maalesef son 200 yılımız çok kötü geçti. Özellikle Balkanlar’da, tarihin görebileceği en büyük zulümler, Türk ve Müslüman nüfusa yaşatıldı. Soykırıma varan müdahalelere maalesef maruz kalındı” açıklamasını yaptı. Atatürk İlke ve İnkılapları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nurten Çetin ise mübadele sırasında Edirne’nin istasyon görevi gördüğünü söyledi.

Trakya Üniversitesi Atatürk İlke ve İnkılapları Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından, Merkez Kütüphanesi konferans salonunda “Cumhuriyet’in 100. Yılında Türk-Yunan Nüfus Mübadelesini Yeniden Düşünmek” konulu panel düzenlendi.

WhatsApp Image 2023 12 19 at 17.53.45 1 | Edirne Ahval Gazetesi
Mübadelede Edirne’ye istasyon görevi | Edirne Ahval Gazetesi

‘OSMANLI, İNSANLARIN KENDİ DİNLERİ VE DİLLERİ İLE YAŞAYABİLDİKLERİ BİR ÖZGÜRLÜK ORTAMI OLUŞTURMUŞ’

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan panelde açılış konuşmasını gerçekleştiren Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Osmanlı Devleti’nin bölgedeki barışçıl yaklaşımını uzun yıllar sürdürdüğünün altını çizerek; “Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı, aynı zamanda bir büyük mübadelenin de 100’üncü yılına denk geliyor. Osmanlı İmparatorluğu, gerçekten bir cihan imparatorluğu olmuş, İstanbul’u alarak Roma İmparatorluğu’nun yerine geçmiş, üç kıtada hüküm sürmüş, 5-6 yüzyıl süren ‘Paks Ottoman’ denilen, milletlerin dinlerini yaşayabildikleri, kendi dilleriyle yaşayabildikleri bir özgürlük ortamı oluşturmuş ve Orta Doğu, Kafkaslar, Balkanlar ve Anadolu gibi çok zor topraklarda, çok uzun süren bir baş durumu ortaya çıkarmıştır. Özellikle de küçük ve izole toplumları koruyarak, belki Osmanlı tarihinin en büyük şeylerinden birini de yapmıştır. Çünkü oralar savaş yerleriydi ve arada kalan toplumlar maalesef yok ediliyordu. Ama Osmanlı’nın insancıl yaklaşımıyla bu duruma gelindi. Fransız İhtilali’yle giderek artan milliyetçi yaklaşımlarla, Osmanlı’nın giderek zayıflamasıyla, maalesef son 200 yılımız çok kötü geçti. Özellikle Balkanlar’da, tarihin görebileceği en büyük zulümler, Türk ve Müslüman nüfusa yaşatıldı. Soykırıma varan müdahalelere maalesef maruz kalındı. Ölümler ve göçler son 200 yılın bu coğrafyadaki kaderiydi. Edirne de bir Balkan şehri olarak 4 işgal ve pek çok acı yaşayarak bunlara şahitlik etti. Balkanlar’dan kovulmak istenen Türk varlığı, Anadolu’dan da kovulmak istendi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının büyük mücadelesiyle Kurtuluş Savaşı verildi ve Anadolu’ya çıkan Yunan orduları, Ankara’dan gelen top seslerinin duyulduğu yerde Büyük Taarruz’la denize döküldüler. Maalesef iş birlikçiler vardı. Yüzyıllardır birlikte yaşadığımız insanlar, karşımızda durmuşlardır. Sonrasında büyük göçleri başladı, aynı zamanda kaybettiğimiz topraklardaki soydaşlarımıza büyük zulümler vardı ve bir mübadele gerçeği yaşandı” dedi.

‘GÖÇLER, DEVLETLERİN ETNİK VE DİNİ YAPILARINI BÜYÜK ÖLÇÜDE ETKİLER’

Atatürk İlke ve İnkılapları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nurten Çetin, panelde yaptığı konuşmada Osmanlı topraklarındaki göçler tarihi hakkında açıklamalarda bulundu. Osmanlı topraklarına ilk Müslüman göçünün 1783-1784 Kırım Savaşı’nın ardından başladığını söyleyen Çetin; “Mübadele, değiş-tokuş anlamına gelir. Mübadil ise başkasının yerine getirilmiş demektir. Genellikle savaşlar sonrasında ortaya çıkmış göçler, yine savaş sırasında yaşanan göçler, mübadele kararlarının alınmasında etkilidir. Elbette göçleri ekonomik ve siyasi nedenler başta olmak üzere, birçok nedenleri vardır. Göçler, devletlerin etnik ve dini yapılarını büyük ölçüde etkilemekle beraber, nüfus siyasetinde de etkisini gösterir. Osmanlı topraklarına baktığımızda, Osmanlı topraklarına ilk Müslüman göçü, 1783-1784 yılındaki Kırım Savaşı ile başlamıştır. Kesintisiz şekilde devam eden bu göçleri Cumhuriyet döneminde de belirli aralıklarla süregeldiğini görmekteyiz” şeklinde konuştu.

‘OSMANLI DEVLETİ’NİN ÇÖKÜNTÜ İÇERİSİNE GİRMESİ GAYRİMÜSLİMLERİN AYAKLANMASINI SAĞLADI’

1913’e kadar yaşanan 130 yıllık süreçte Osmanlı Devleti topraklarına yaklaşık 5 milyon kişinin göç ettiğine dikkat çeken Çetin; “1783’ten 1913’e kadar yaklaşık olarak 5 milyon kişi Osmanlı topraklarına göç etmiştir. Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki hakimiyetinin sona ermesi ile birlikte, imparatorluğa yapılan göçlerin çok fazla etkilendiği görülmektedir ve bu, Osmanlı’daki iskan siyasetinde değişikliğe yol açmıştır. Bilindiği üzere Osmanlı Devleti Rumeli’ye adım attıktan sonra, özellikle nüfusunu Balkanlar’da, yeni fethettiği topraklarda yerleştirmeye önem vermiştir. Özellikle Avrupa’daki toprakların kaybedilmesiyle beraber, devletin dışa dönük siyaseti izlemeyi bırakıp, içe dönük bir siyasete başladığı görülmektedir. Devletin askeri, siyasi ve ekonomik açıdan çöküntü içine girmesi, devletin içinde yaşayan gayrimüslimlerin ayaklanmasını sağlayarak bağımsızlıklarını elde etmelerine sebep olmuştur ve bu gayrimüslimlerden birisi de Rumlardır. Yunanistan, kurulduktan sonra topraklarını doğuya doğru genişletmiştir, doğuda da Osmanlı Devleti bulunmaktadır ve Osmanlı Devleti ile arasında birçok savaşa sebep olmuştur” diye konuştu.

WhatsApp Image 2023 12 19 at 17.53.45 | Edirne Ahval Gazetesi
Mübadelede Edirne’ye istasyon görevi | Edirne Ahval Gazetesi

‘BALKAN SAVAŞLARI SONRASI OSMANLI RUM’U İLE OSMANLI TÜRK’Ü KANLI BIÇAKLI HALE GELDİ’

İlk mübadele görüşmelerinin 1’indi Dünya Savaşı’nın başlamasıyla yarıda kaldığını ifade eden Çetin; “Balkan Savaşları bir dönüm noktası olmuştur. Zira savaş sırasında yaşanan gelişmeler, Osmanlı Rum’uyla Osmanlı Türk’ünü adeta kanlı bıçaklı hale getirmiştir ve Osmanlı Devleti, bu savaş sırasında görmüştür ki artık Osmanlıcılık geçerliliğini kaybetmiştir. Bu da göstermiştir ki ilk defa Osmanlı Devleti, karşılıklılık politikasını artık uygulamalıdır. Nitekim de bu uygulamaya geçilmiştir. Balkan Savaşları sırasında yaşanan durum neticesinde İttihat ve Terakki hükümeti tarafından Trakya Bölgesi’nde ve Batu Anadolu’da yaşayan Rumlar, el altından göçe zorlanmaya başlamıştır. Bunun neticesinde Yunanistan, yoğun Rum göçü karşısında mübadeleye sıcak bakmıştır. İki devlet arasında yaşanan göçe, mübadele çözüm olarak görülmüştür. Mübadele görüşmeleri yapılmıştır, fakat 1’inci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla, bu sözleşme hayata geçirilememiştir. 1918 yılında Osmanlı Devleti, 1’inci Dünya Savaşı’nın yenik devletleri arasındadır ve göç eden Rumlar tekrar yerlerine gelmeye başlamıştır. 2’nci Balkan Savaşları’nda Edirne’nin alınması ile birlikte buradan göç eden Rumlar ve işbirlikçi olan Rumlar, 1918’de tekrar Osmanlı topraklarına dönmeye başlamışlardır” ifadelerini kullandı.

‘EDİRNE GÖÇ SIRASINDA İSTASYON GÖREVİ GÖRDÜ’

Çetin, Yunan göçü ve mübadele esnasında Edirne’nin de bir istasyon görevi gördüğünü belirterek; “1919 yılında Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlayan ve Türk İstiklal Harbi ile birlikte İtilaf Devletleri ile Yunan askerleri ile iş birliği yapan Rumlar, 30 Ağustos Zaferi kazanıldığında, cezalandırılacaklarını düşünerek, akın akın Batı Anadolu’ya ve Trakya’ya yayılmaya başlamışlardır. Edirne, bir istasyon görevi görmüştür. Hem yerleşim hem durak anlamında önemli bir vazife görmüştür” açıklamasını yaptı.

Açılış konuşmalarının ardından panel, mübadelenin çeşitli etkilerini konu alan sunumlar ile gün boyunca devam etti. Adem Batuhan SEVER

WhatsApp Image 2023 12 19 at 17.51.15 | Edirne Ahval Gazetesi
Mübadelede Edirne’ye istasyon görevi | Edirne Ahval Gazetesi
WhatsApp Image 2023 12 19 at 17.51.14 1 | Edirne Ahval Gazetesi
Mübadelede Edirne’ye istasyon görevi | Edirne Ahval Gazetesi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu