İlk ders Prof. Dr. Mustafa Şentop’tan

Trakya Üniversitesi’nde akademik yıl resmen başladı

Trakya Üniversitesi 2023-2024 akademik yılı açılışı Türkiye Büyük Millet Meclisi önceki dönem Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un katılımlarıyla gerçekleştirildi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitiren ve Yüksek lisans ile doktorasını Marmara Üniversitesi Kamu Hukuku alanında tamamlayan Şentop, 21. Yüzyılda Dünya ve Türkiye üzerine konuşma yaptı. Cumhuriyet tarihini değerlendiren Şentop, ayrıca İsrail’in Filistin’de işlediği savaş suçlarına da değindi.

Edirne’de 2023-2024 akademik yılı açılışı Trakya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezi’nde düzenlendi. Açılışa TBMM önceki dönem Başkanı Mustafa Şentop, Edirne Valisi Yunus Sezer, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, kamu kurum ve kuruluş müdürleri, stk temsilcileri, siyasi parti temsilcileri, üniversitede görevli akademisyen, öğretim üyeleri ile öğrenciler katılım sağladı. Açılış konuşmalarından önce saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, Trakya Üniversitesi Balkan Senfoni Orkestrası konseri izlendi.

Konserin ardından slayt gösterisi sunan Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, üniversitenin geçmişten günümüze tarihini, rektörlüğü boyunca gerçekleştirdikleri gelişmeleri, düzenlenen faaliyetleri katılımcılara aktardı. Tabakoğlu yaptığı konuşmada, üniversite bünyesinde düzenlenen Trakya Kariyer Fuarı’nın bu yıl 27-28 Aralık 2023 tarihinde düzenleneceğini belirtti.

Konuşma gerçekleştiren Vali Yunus Sezer ise Trakya Üniversitesi’nin bir üniversite olmasından da öte şehrin bileşenlerinden biri olduğunu kaydetti. Edirne Valisi Yunus Sezer konuşmalarında; “Pazar günü cumhuriyetimizin 100’üncü yılını büyük onur ve şerefle hep beraber kutlayacağız. Bu hafta da kutlama programları düzenleniyor. Şimdiden cumhuriyetimizin 100’üncü yılının ülkemiz ve bütün gönül coğrafyası için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Rektörümüzü dinlerken kendisini takip etmekte zorlandık. Yapılanlar, faaliyetleri vs anlatarak 40 dakikaya yakın sunum yaptı. Bir üniversitede her alanda bu kadar geniş bir coğrafyaya ve geniş bir kitleye hitap etmesi bizim açımızdan da birer gurur vesilesidir. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına yakışır bir üniversitesi inşa etmişler. Çok güzel faaliyetlerde bulunmuşlar. İlimiz ve şahsım adına kendilerini tebrik ediyorum. Anadolu’nun değişik illerinde çalıştık ve değişik üniversitelerimizdeki çalışmaları da görme imkanımız oldu. Şehrin sorunlarıyla bu kadar hemdem olan ve onlar için projeler üreten, şehir halkıyla birleşmiş bir üniversite az bulunur. Üniversitelerin toplumdan kopuk, sanayiden, kültürel faaliyetlerden kopuk diye hepimiz yakınıyoruz. Trakya Üniversitesi’ne baktığımızda bunun tam tersine halkı da peşinden sürükleyen değişik projelerin içerisine katan bir üniversitedir. Bu açıdan da tebrik ediyorum.  Akademik yılın başlangıç gününde bizleri onurlandırdığınız için teşekkür ediyoruz” ifadelerine yer verdi.

TRAKYA’YA AYRI ÖNEM

Daha sonra kürsüye çıkan TBMM önceki dönem başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Tekirdağ’lı olmasından da dolayı Trakya Üniversitesi’nin kendisinde ayrı bir önemi olduğunu belirterek; “Ben Trakyalıyım, Tekirdağlıyım. Rumeli kökenli bir ailenin çocuğuyum. Edirne de, Kırklareli de benim şehrim olarak değerlendirebileceğim yerler. Dolayısıyla buralara ayrı bir ilgi göstermek buraların çocuğu olmanın bir gereği ve görevi” dedi.

“CUMHURİYET, MONARŞİ OLMAYAN BİR YÖNETİM BİÇİMİDİR”

Cumhuriyet’in 100’üncü yılına da vurgu yapan Şentop; “Cumhuriyetimizin ilanının 100’üncü yılını idrak edeceğiz. Geriye dönük baktığımızda 1919’un 100’üncü yıllarıyla başladık 2019’da daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisimizin açılışının 100’üncü yılını 23 Nisan 2020’de idrak ettik. O tarihten itibaren devletimizin, milletimizin tarihinde çok önemli kararların alındığı, önemli işlerin gerçekleştiği tarihlerin 100’üncü yılını idrak ediyoruz. 100’üncü yıllar gibi sembolik tarihlerin, bir ya da bazı değerlendirmeler yapma bakımından bizlere imkan veriyor. Daha sembolik kesitler olduğu için geriye dönük değerlendirmeler yapmak önemli.  Metinlere baktığımızda Cumhuriyetin ilanı diyoruz. Neden ilan diyoruz? İlan var olan bir şeyin duyurulmasıdır. Dolayısıyla Cumhuriyetin daha önceden var olduğunu söyleyebiliriz. Tarihi gerçekler ve özellikle anayasa hukuku, kanunlar ve siyaset bilimi olarak baktığımızda bunun böyle olduğunu ifade edebiliriz. Anayasa hukukunda devlet şekliyle ilgili olarak 2 alternatif vardır. Geçmişe gittiğimizde esasen tek yönetim tarzı vardı, o da monarşiydi. Monarşiden daha sonra Cumhuriyet bir devlet şekli olarak ortaya çıkıyor. Cumhuriyetle ilgili birçok tanım yapılabilir ama aslında pratik tanım; monarşi olmayan bir yönetim cumhuriyettir. Bunun başka bir ihtimali yok, iki ihtimalden birisi. O halde baktığımızda 30 Ekim ve 1 Kasım 1922 tarihlerinde TBMM’de yapılan yoğun müzakereler var. Bu müzakerelerin sonucunda, saltanatın kaldırılması TBMM karar veriyor. Saltanat, yani monarşi kaldırıldığı için bu tarihten itibaren Cumhuriyete geçilmiş oluyor. Bu kararla ülkenin yönetiminin TBMM uhdesinde olacağı belirtiliyor. Dolayısıyla bunu bir başka yönetim tarzı olarak ifade etmek mümkün değil, teorik olarak Cumhuriyete geçilmiş. Daha sonra da 29 Ekim 1923’te var olan cumhuriyetin ilanı gerçekleştiriliyor. Bizim tarihimizde bizi geleceğe taşıyacak olan şeyleri değerlendirdiğimizde bunları birer fotoğraf olarak, anlık olaylar gibi değil de bunları bir süreç gibi, birbirini izleyen altyapılar olarak değerlendirmek gerekir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlatılan, sürdürülen, organize edilen tek bir çatı altında toplanan milli mücadele bir gerçeği ortaya çıkartmıştır; eski tür monarşilerde olduğu gibi babadan oğla geçen bir yönetim anlayışı değil de halkıyla beraber, devletin milletle birlikte olduğu aynı hedefe yöneldiği ve devletin gücünü milletten aldığı iktidarlar, siyasi hareketler ve devlet yapıları ortaya çıkmaya başlamıştı. Açıkçası Türkiye’nin de bunun dışında başka seçeneği kalmamıştı. Ben Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını yeniden tebrik ediyorum, bununla iftihar ediyoruz, nice 100 yıllara sürmesini diliyorum” şeklinde konuştu.

“MESELEYİ SADECE FİLİSTİN VEYA GAZZE MESELESİ OLARAK GÖRMEK YANLIŞTIR”

İsrail’in Filistin’de uyguladığı savaş suçlarına da değinen Şentop; “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Amerika Birleşik Devletleri ile İngiltere tarafından Hamas’ın kınanmasına dair belirtilen bir takım teklifler var. Bunlar başta Rusya ve Çin olmak üzere birçok ülke tarafından veto ediliyor. Gün geçmiyor öbür taraftan Rusya’nın önermiş olduğu ateşkesin sağlanmasına dair karar tasarıları var, bunlar da Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin veto etmesiyle beraber konseyden geçmiyor. Bu dünya düzeninin artık bozulduğunu herkes kabul ediyor ama yeni bir dünya düzeni konusunda yeni bir karar verebilmek mümkün değil. İsrail ziyareti sırasında ABD Başkanı Biden; ‘yeni bir dünya düzeni kuracağız’ diyor ama esasen bu düzenin onlara karşı kurulacağını bilmesi gerekiyor, yaşadığımız olayların dünyayı getirdiği nokta budur. 20’inci yüzyılda kurulan, bu dünya sisteminin anahtar kelimeleri, ‘Filistin ve Kudüs’ kelimeleri. Bu açıdan meseleyi sadece Filistin veya Gazze meselesi olarak görmek yanlıştır. Bugün Filistin, Kudüs ve Gazze sadece Filistinlilerin, Arapların meselesinden ibaret değil. Aslında Müslümanların meselesinden de ibaret değil. İnsanların üzerine geçirilmiş olan deli gömleğinin, 20’inci yüzyılın ikinci yarısındaki adil olmayan dünya sisteminin çok bariz bir tezahürü olduğu bir yer burası. İsrail devleti tarihte benzeri görülmeyecek şekilde ortaya çıkmış devlettir. İsrail’in olduğu yerde Yahudiler yok. Yani bir devleti oluşturacak halde bir topluluk değil. 100 yıl öncesine gittiğimizde yok. Bir takım ortaya atılan siyonizm gibi düşünceler var bu coğrafyada bir halk oluşturulmaya çalışılıyor. Daha sonra bu sayı arttıkça, savaşarak toprak elde etmek suretiyle de bir takım sınırlar ortaya çıkıyor ve bunun üzerine bir devlet kuruluyor. Tarihe baktığınızda 19 asır boyunca Yahudilerin bölgede bir devleti yok. Ancak 19 asır öncesine gittiğinizde bölgede bir Yahudi devletinden söz edebiliyoruz. Bu çerçevede baktığımızda İsrail’in yapay bir oluşum olarak bölgede meydana geldiğini görüyoruz. Bu ise temelde ‘siyonizm’ isimli bir ideolojiye dayanıyor.  İlk zamanlarda Hamas’ın saldırganlığı üzerinden değerlendirmeler yapıldı. Tabi buna itiraz edecek kimse yoktur; sivillerin öldürülmesi hiçbir zaman kabul edilebilir bir şey değildir, kim yaparsa yapsın, kime karşı yaparsa yapsın. Fakat İsrail’in Gazze’ye veya Batı Şeria’ya saldırması için bir bahane veya karşı taraftan kendisine bir taarruzun yapılmasına ihtiyacı yok ki. Toplamda bakarsak en azından 56 yıldır bu saldırılar devam ediyor. Gazze’ye, Batı Şeria’ya canı istediği zaman bomba, füze atılması her zaman karşılaşılan olaylar. Dolayısıyla işin bütününü görmek gerekiyor. Bölgede İsrail’in sivillere yönelik katliamları, soykırım derecesinde yeni bir olay değil, 7 Ekim sonrasında başlamış olay değil, 7 Ekim öncesinde de var olan bir şey. Artık gördüğümüz tabloda bir savunma hakkı değil İsrail’e bir saldırı hakkı sahipleniliyor birçok Batılı siyasetçi tarafından.  Büyük İsrail hedefi olarak baktığımız şey, Nil’den Fırat’a kadar ülke sınırları. Bu büyük İsrail sınırları içerisinde Türkiye topraklarının bir kısmı da var. Dolayısıyla biz şimdi bu büyük projenin belki 1 veya 2’nci adımlarını görüyoruz. Ama gizli saklı değil, böyle bir proje var ve 100 yıldan fazla zamandır var. Bu projenin sonraki adımlarından birisi de bizim kendi ülke topraklarımızın da mevzu bahis olduğu bir saldırı da söz konusu. O açıdan bugün Türkiye’de bu olan bitene karşı gösterilen tepkiler bir Gazze veya bir Filistin tepkisinden ibaret değil, ileride çok uzak zamanda değil, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü de hedef alan bir büyük saldırganlığın, azgınlığın karşısında durmak anlamına geliyor. Meseleye bu açıdan bakmak lazım. İşte burada Türkiye’yi rahatsız eden şey bu öngörüdür. Bu noktada Türkiye’nin menfaatlerini bütün siyasi tartışmanın üzerinde gören bir yaklaşımı ortaya koymamız lazım. Bu hassasiyet gerektiren bir husustur” diyerek 20.yüzyılı özetledi, 21’inci yüzyılda ise dünya tarihini nelerin beklediği yönündeki düşüncelerini belirtti.

Program, konuşmaların ardından Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu’nun TBMM önceki dönem başkanı Mustafa Şentop’a hediye takdim etmesiyle sona erdi. Damla GÖÇ AKYÜZ

DSC 0372 | Edirne Ahval Gazetesi
2023-2024 Trakya Üniversitesi akademik yıl açılışı
DSC 0380 | Edirne Ahval Gazetesi
2023-2024 Trakya Üniversitesi akademik yıl açılışı

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu