İğneyi kendimize çuvaldızı kime?

Geçtiğimiz hafta şehre içme suyu sağlayan ana iletim hattında meydana gelen arıza nedeniyle bazı mahallelerde su kesintisi yaşanmıştı. Haliyle mahalle sakinlerinin başına gelen bu durum tepkiyle karşılanmıştı.

Sebebi ister arıza olsun isterseniz barajdaki su seviyesinin düşüklüğü yüzleşmemiz gereken küresel iklim değişikliğidir. İnsanoğlu, yeryüzünde iki ayağının üzerine kalktığı günden beri icatları, keşifleri, sanayi devrimi, savaşları, teknolojisiyle bugünlere gelişerek gelirken çöpleri, atık malzemesi, endüstriyel üretimi, tarımıyla, inşaatıyla havayı, suyu ve toprağı da değişime uğrattı. Toprağı biraz eşleyince; plastik parçaları, poşetleri havayı biraz koklayınca; dumanı, isi suda; oksijen ve hidrojenin yanı sıra ağır metal, tarım ilacı, bakteri ve diğer zararlı maddelerle karşılaşır olduk. Yarın hiç yokmuşçasına, biz o günleri nasılsa göremeyiz düşüncesiyle, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncılık tavrıyla yaşıyoruz. Bu denli aymazlık beni şaşırtıyor.

Hepimiz ayakkabı numarasını bilirken karbon ayak izi ve su ayak izinden bihaberiz. Tüketime bağlı olarak kullandığımız su kapsamını gösteren su ayak izini eğitim dönemindeki çocuk ve gençler öğrenirken veliler, eğitim öğretimde çocuğu bulunmayan tabiri caizse ununu eleyip, eleğini asmış nesiller ki bu grup su kullanımı gerektiren işleri daha çok yapıyor bu bilgilerden mahrum kalıyor. Bir tişörtü üretmek için 2700 litre su, çamaşırlara ön yıkama yapmanın fazladan 10 litre su, duşta on dakikada 120 litre su harcandığını bilmiyoruz. “Yıl olmuş 2023 hala su kesintisi mi olur canım?” Mahallece, bu şehrin insanları olarak hatta ülkece biz bu işin önlemini almazsak 2050’de de suyumuz kesilir, 2070 yılında da. Eğer biz bu kafayla gidersek çocuklarımıza tuhaf gelen su bidonuyla evlere su taşıma hikâyeleri gerçek olur.

Bize, okullarda kış mevsimi olarak öğretilen ocak ayındayız. Çoktan dize kadar kar içinde Yaprakları dökülen ağaçların diplerinde yemyeşil otlar bitiyor. İçimize çektiğimiz hava bize bir baharı müjdeler gibi kokuyor. Nisan, mayıs aylarında yol kenarlarında yetişen karahindiba bile şaşkın şaşkın sarı çiçeklerini saçıyor.

Dünya değişiyor biz de değişelim. Dünya etrafında döne dursun biz de kendi etrafımızda dönüp hem kendimize hem etrafımıza şöyle bir tekrar bakalım.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu