Geçmiş olsun İzmir

               Ne demiş Ahmet Arif; “Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim”  Ben de İzmirliyim artık, olmasam da ne fark eder.  Her deprem ölümü hatırlatır bize… Her deprem ve yıkılan binalar yaşanmışlıkları ve birden yok oluşları… “Orada Kimse var mı?” diyen seslenişleri… Doğanlar Apartmanı’ndan bu sabah saatlerinde mucize kurtulan 3 yaşındaki Elif… Bir diğer apartmandan da İdil… 3 gündür ekrana sabitlendim, yüreğim ağırlaştı taşıyamıyorum artık… Gözyaşları sel gibi… Ne tarif edilemez acıdır bu? Kurtulunca çalan ambulanslar… Kurtulamayan olunca sessiz… Nasıl bir dramdır bu? Hangi yürek taşıyabilir bu yükü? Evet deprem bir doğal afet, buna karşı yapacak bir şey yok… Son enkaz çalışması da bitip, umutlar tükeninceye kadar kim bilir uzmanlar, yetkililer her gün daha ne gibi bilimsel açıklamalar yapacaklar, her zamanki gibi? Ve biz halk ve yönetim olarak her zaman ki balık hafızamızla tüm bu yaşanan felaketi unutup, normal yaşamlarımıza döneceğiz. 
            83 kişi an itibariyle yaşamını kaybetti ve 962 yaralı var. #enkazaltındahalaumutvar
8.500 yıllık bir kent İzmir. Tarih boyunca yıkıcı depremler olmuş. Neden yıkım Bayraklı ve Bornova’da? Neden müteahhitler ortada yok? Somalı madenciler aylardır alamadıkları maaşları için yürüyüşlerini bile bırakıp İzmir’e koşarken bu işin sorumluları nerede?
            Vatandaşlardan deprem vergisi olarak ve kentsel dönüşüm için toplanan 70.8 milyar TL nerede? Güçlendirme ve yeniden yapım için toplanan bu para ile ne yapıldı? Bu çürük ve usulüne uygun güçlendirilmeyen binalara neden oturma izni veriliyor? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verilen sağlam ya da çürük raporları ne derece dikkate alınıyor? İzmir’i düşünürken İstanbul’da tüm bina taramaları hangi aşamada?  Güncel Deprem Yönetmeliği’ni karşılamayan kaç yapı var başta İstanbul, İzmir olmak üzere diğer deprem bölgelerinde? Beyoğlu’nda 1800’lerde Levantenler tarafından yapılan devasa binalar sapasağlam dayanıklı bir şekilde nasıl ayakta kalıyor? Jeofizik, jeoloji ve inşaat mühendisleri neden işsiz ve bu bölümler üniversitelerde neden tercih edilmiyor? Neden ayrımcılık yapmadan, tüm üniversitelerde jeofizik ve jeoloji mühendislerinden oluşan bilim kurullarına görev verilmiyor? Maden fakültelerini bitiren deprem mühendisleri neden işsiz? Nasıl bir pastaki bu kimseye pay verilmiyor?
            Türkiye’de kaç belediyede jeofizik mühendisleri çalıştırılıyor? Neden ülkemizdeki sismik araştırmalarda yabancı jeofizik mühendisleri çalıştırılıyor? Deprem riski taşıyan kentlerimizin kaç mahallesinde İVME ÖLÇER var? Neden dünyanın en güçlü ekonomileri arasındayız diye övünülen ülkemde hala sismik aletler başta İtalya olmak üzere yurtdışından ithal ediliyor? Neden ve ne zaman bu deprem aletlerini kendimiz yapmaktan vazgeçtik? Yapılan binaların temellerinde ZEMİN ANALİZI ve YALITIM yapılıyor mu? Yapılar yapılmadan TİTREŞİM ÖLÇÜMÜ yapılıyor mu? Sayısıyla övündüğümüz Türkiye’deki 453 bin müteahhit sayısı AB’de 25 binmiş, neden acaba? Herkes müteahhit olabilir mi? Tarihimiz boyunca Anadolu topraklarında yaşayan uygarlıklar, atalarımız hep tepelerde, kayalık yerlerde ev kurmuşlar,  düzlüklerde de tarım yapmışlar. Biz neden böyle tarım yapılacak ovalara evler yaptık?
             Belediye başkanları yetki bizde değil diyorlar, mühendislik hizmeti almayan binalara o zaman neden ruhsat veriyorlar? Devlet bunları neden kontrol etmiyor ya da tavsiye kararlarını ciddiye almıyor? Demir kısıtlı, beton kısıtlı, kum ve deniz kabuğu ile 1950’lerden sonra bilime akla ters düşen binalar neden yapıldı? Nasıl izin verildi? Gecekondulara oy kapma nedeniyle neden izin verildi?
             İmar affı ile neden kaçak yapılara ruhsat verildi? Bilmiyorum, bilemiyorum… Tüm bu sorularıma acaba kim doğru yanıt verir diye düşündüğümde, gerçek bilim insanlarını dışarıda bırakırsam, kimse gelmiyor aklıma? Bulsam bugün onunla yapardım canlı yayınımı, sorardım tüm bu sorularımı? Sıradan konuşmalar ve uzman görüşlerinden çok bunaldık artık. Herkes her konuda uzmanmış gibi konuşuyor. Bunlara neden mikrofon uzatılıyor? Bir süre sonra unutulacak zaten tüm yaşanılanlar. Bunları hep konuşmak gerekiyor, sadece deprem olunca değil?
Duyguları sorulmamalı depremzedelere tv’lerde canlı yayında 3 gündür olduğu gibi…
Ne desin? Nasıl anlatsın? EMPATİ lütfennnnnnn… Biraz EMPATİ… VE ciddiyet. Sadece kurtarma ekipleri olmalı orada…
            Bu yüzden ilk dakikalarda itibaren görev yapan AFAD, AKUT, SOMALI MADENCİLER, UKEM, İTFAİYE EKİPLERİ, AHBAP ve İzmir’in her ilçesinden koşup gelen tüm diğer koruma gönüllülerine, İZMİRLİLERE yürekten TEŞEKKÜRLER. Onların hepsi birer kahraman benim için…
            Yakınlarını kaybedenlere ve enkaz altında hala kurtarılmayı bekleyenlerin ailelerine de sabırlar dilerim. 
GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYEM 
GEÇMİŞ OLSUN İZMİR
#kalbimizmirde

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu