Deprem ihmallerine yürüyüş eylemi
Eski Cami önünde bir araya gelen 6 Şubat Platformu üyeleri, 6 Şubat Kahramanmaraş depremini anmak ve deprem ihmallerini protesto etmek amacıyla eylem yürüyüşü düzenledi.
Edirne‘de 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli ve çevre 10 ili de etkileyen deprem felaketinin 1’inci yıldönümünde, 6 Şubat Platformu tarafından yürüyüş eylemi düzenlendi. Eski Cami önünde bir araya gelen platform üyeleri, Çilingirler Çarşısı’ndan hareket ederek Saraçlar Caddesi’ne ilerledi. Saraçlar Caddesi’nde, platform üyelerince basın açıklaması düzenlendi.
‘İNSAN YAŞAMINI DÜŞÜNSELERDİ, BELKİ DE BİNLERCE YURTTAŞIMIZ HAYATTA OLACAKTI’
Platform adına basın açıklamasını yapan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Edirne örgütünden Çağrı Tunç, depremdeki siyasi sebepli ihmallere dikkat çekerek; “Sermayenin kâr hırsı, başta belediyeler olmak üzere çeşitli devlet kurumlarının ihmalleri ve rant politikaları sonucu şehirlerimiz yok edildi ve insanlarımız göz göre göre katledildi. Kent yaşamında halkı ve kamusal çıkarları önceleyen politikalar yerine bir avuç zengini ve yandaşları önceleyen hükümet ve belediye yetkilileri; eğer insan yaşamını ve sağlığını düşünselerdi, bugün belki de binlerce yurttaşımız hayatta olacaklardı. Kentlerin kaynakları mafya babalarına, müteahhitlere, tarikatlara ve sermayedarlara aktığında ne oluyor, biz geçen sene 6 Şubat’ta gördük ve etkilerini maalesef hala daha yaşıyoruz. Depremin ilk günlerinde, devlet yetkilileri halka yardım etmek ve arama kurtarma çalışmaları yapmak yerine, kasıtlı olarak insanlarımızın enkazlar altında ‘Sesimi duyan yok mu?’ çığlıkları atarak can vermesini ve onların cesetlerini kaldırmayı beklemiştir. Yetkililer, yurttaşlarımızın yaralarını sarmak yerine Kızılay vasıtasıyla parayla çadır satarak yurttaşlarımızı ölüme terk etmiştir. Yurttaşlarımız buna rağmen örnek bir davranış ile hareket etmiş, devletin kasten varlık göstermediği o ilk günlerde ‘bizi kurtaracak olan kendi kollarımızdır’ diyerek olağanüstü bir dayanışma örgütlemiştir” dedi.
‘VAATLERE RAĞMEN BİRÇOK YERDE MOLOZLAR BİLE KALDIRILAMADI’
Deprem bölgesinde hali hazırda elektriğin ve internetin bulunmadığı, suya ulaşmakta zorlanıldığını belirten Tunç; “Deprem bölgesinde, evleri ve aileleri yok olan yurttaşlarımız, bugün başka kentlere göçe zorlanmış, adeta kendi ülkelerinde mülteci konumuna gelmişlerdir. Devlet yetkilileri ‘hepsinin evlerini yapacağız, seneye anahtar teslim edeceğiz’ diye vaatler vermelerine rağmen bugün başta Hatay olmak üzere daha birçok yerde molozlar bile kaldırılmamış, on binlerce insanımız çadırlarda ve konteynırlarda, asbestli hava soludukları sefil bir yaşama mahkum edilmiştir. Antakya’nın bir bölümü Riskli Alan, bir bölümü de Rezerv Alan ilan edilerek, buradaki kentleşme süreçlerine halkın katılımı engellenmiştir. Emekçi halkımız kasten mülksüzleştirilmekte ve kentin planlanması sermaye gruplarına peşkeş çekilmektedir. Deprem bölgesinde, nitelikli hastanelerin ve okulların olmaması sebebiyle yurttaşlarımız hala temel haklarından yoksun yaşamaktadır. Hala daha elektriğin, internetin, telefon şebekesinin ve suyun ulaşmakta zorluk yaşandığı yerler mevcuttur ve vatandaşlarımız yok yere hükümetin bilinçli bir şekilde uyguladığı ekonomi politikaları nedeniyle mağdur edilmektedir” şeklinde konuştu.
‘YIKILAN BİNALARIN MÜTEAHHİTLERİNİN ÇOK AZI YARGILANDI’
Tunç, depremde yıkılan binaların müteahhitlerinin, çok azının yargılandığını belirterek; “Deprem gündeminde, canlı yayınlarda ‘depremzedelere destek’ adı altında çeşitli kamu ve sermaye grupları, adeta şov yaparcasına birtakım sözde bağışlar yapmış, zaten devletin çok daha fazlasını yapması gereken bu bağışlar bile depremzedelere aktarılmamıştır. Depremde yıkılan binaların müteahhitlerinin ve bu binaların yapımına onay veren belediye ve hükümet yetkililerinin, sadece çok küçük bir kısmı bireysel davalar sonucu ancak mahkeme yüzü görmüş, deprem ve kent suçları ile ilgili ciddi bir yargılama ve hesaplaşma yapılmamıştır. Devlet yetkilileri, aralarında kendilerinin de olduğu bu faillere soruşturma başlatmak yerine, çadır satan Kızılay başkanına ‘İstifa.’ diyenlere dayak atarak haklarında davalar açmış, depremzede Hatay halkının iradesi Can Atalay’ı aylarca siyasi rehine olarak tuttuktan sonra Meclis eliyle vekilliğini düşürmüş, depremin oluşturduğu travmadan dolayı birlikte uyumak isteyen iki kardeşin bu insani durumuna rağmen gerici bir anlayışla onları yurt hakkından mahrum etmiş ve depremzedelere çeşitli tarikatlar vasıtasıyla “manevi destek sağlamak” gibi halk düşmanı uygulamaları devreye sokmuştur” diye konuştu. Adem Batuhan SEVER
