*Cinayet saati

Seçim demek bir yerde müzik demek değil mi? Siyasi partilerin seçime ramak kala aman propaganda yasakları gelmeden bangır bangır dinlettiği, sözleriyle besteleriyle siyasi kaygı ve amaçlarını şarkılarla seçmene anlatmaya çalıştığı döneme az kaldı, hatta bu sürece girdik bile diyebiliriz. Şayet her gün en az bir kişinin aday adaylığını açıkladığı CHP, başladı hafif konserimsi seçim propagandalarına…

Müziğin, siyasi propaganda aracı olması tarihi Birinci Dünya Savaşı’na kadar dayanıyor. Birinci Dünya Savaşı ile İkinci Dünya Savaşı arasında bazı ülkelerin kullandıkları müzikli propagandalarına tarihte rastlayabiliyoruz. Ki bu hala siyaset bilimi derslerinde de öğretilir durur, evet müzik güzel bir iletişim aracıdır buna ben de katılıyorum.

Öyle değil mi ki bazı şarkılar, Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde de partilerle özleştirilir. Örneğin, Anavatan Partisi (ANAP) Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın reklam ekibi, Yonca Evcimik’in ‘Abone’ şarkısını alır aynı besteye siyasi kaygıların ve partinin amaçlarını anlatan sözler yazılır ve seçim müziği yapılır. Yaşı yetenler veya yakın siyasi tarih ile ilgilenenlerin şarkıyı duyduklarında “Mesut Yılmaz güneşimiz, bu seçimde umut biziz” diye mırıldanmaya başlarlar. Belki de diğer bir seçim şarkısı dönemin en iyi çıkış yapan pop şarkı listelerinde zirveyi bırakmayan Sezen Aksu’nun ‘Hadi Bakalım kolay gelsin’ şarkısı gelir aklınıza. “Hadi bakalım, yeni baştan! Yılmıyoruz yarıştan. Yine en büyük Mesut Yılmaz. Zorunlu bu vatandaş” der durur diliniz… Sonra bir Fikret Kızılok çıkar ve yine müzikle anlatır derdini; “Süleyman hep başbakan, başbakan hep Süleyman.”

Siyasi propaganda yaparken, müzikten faydalanma, seçim şarkısı yapmak gibi bir yerde seçmene derdini bir de müzik yoluyla anlatma işi tarihte olduğu gibi bugün de devam ediyor. Öyle ki Memleket Partisi Genel Başkanı olarak Edirne’ye gelen Muharrem İnce, Emel Müftüoğlu’nun Faka Bastın şarkısı coverı ile değil gençleri, parti binası yanındaki kıraathanede oturan kendini genç hisseden dayıları bile şarkıya dans ederek eşlik ettirmişti. “İnce, haydi İnce, yüzler gülecek sayende, memleket, adalet, vicdan, işsize iş her yerde” gibi sözleri ve hareketli temposuyla dans ettiren bir seçim şarkısıyla çıkış yaptı Sayın İnce. Tabi o çıkışın sonunda neler oldu o konu biraz siyasetin ta ortası.

Geçtiğimiz genel seçimlerde o dönemki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıktı ve Halil İbrahim Sofrası benzetmesi yaparak, “Biz Millet İttifakı olarak bu kutuplaşmayı kırmak, ülkemizi kimlik siyasetinden kurtarıp değer odaklı bir siyaset kültürünü yerleştirmek üzere yola çıktık. Liderleri olarak Halil İbrahim sofrasına oturduk. Halkımızı da adalet, eşitlik, hukuk, özgürlük ve hakça paylaşım için bu sofraya davet ettik” dedi. Ve devamında Barış Manço’nun eşsiz güzellikteki ‘Halil İbrahim Sofrası’ şarkısı seçim çalışmalarında kullanıldı. “Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına” edasıyla herkesin oturduğu sofra oldu mu bize 6’lı masa. “Ortada bir tencere, boş mu, dolu mu bilen yok” diyen 6 siyasi parti Millet İttifakı içerisinde seçime girdiler. Seçimler bitti meclise giren girdi, aslında bir yerde bereketin sembolü olan Halil İbrahim Sofrası’nda Sayın Kılıçdaroğlu kalakaldı tek başına. Halil İbrahim Sofrası şarkısında da dediği gibi ‘Yıllardır sürüp giden bir pay alma çabası’ ya hani CHP seçimlerine bakınca gördük ki Halil İbrahim Sofrası’nın yerinde yeller esiyor, ‘Halat gibi bileğiyle, yayla gibi yüreğiyle’ değişimciler seçimi kazanmışlar… Kendilerine değişimciler diyen partililer Genel Başkanı Özgür Özel olarak seçince, ‘hadi bakalım kolay gelsin’ şarkısı eşliğinde, bir değişim oldu devamı gelir mi diye izlerken, tabi ki söz döndü dolaştı yine Halil İbrahim Sofrası’na geldi. Sayın Özel, daha önceden 6’lı masaya oturan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in kapısını çalıp, yerel seçimler için ortak aday teklifini götürdü. Yani bırakın değişimi, tarih kısa sürede tekerrür etti: Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim Sofrası’na…

İlerleyen günlerde göreceğiz, fonda çeşitli müziklerle siyasi gelişmeleri takip ederek kah şaşıracağız, kah kıraathanede seçim şarkısıyla dans edebilen genç kalanlar gibi dans edeceğiz, bakacağız yani duruma göre.

***

Geçtiğimiz günlerde Edirne Belediye Başkanı Sayın Recep Gürkan, kameralar karşısına geçerek yaşanan su sıkıntısının -kendi iddiasına göre- düzenlenen sabotaj sebebiyle meydana geldiğini söyledi ve ekledi; “Bu namussuzluğu, bu şerefsizliği yapanların yakasını bırakmayacağız. Sonuna kadar takipçisi olacağız. Burada kameralarımızda var. Kamera kayıtlarımızı da arkadaşlarımız bakıyorlar, inceliyorlar” dedi. Aradan birkaç gün geçti, tekrar basın mensuplarını da davet ederek İçme Suyu Arıtma Tesisleri’nde açıklamalar yaptı, soruları yanıtladı. Sayın Gürkan, bahsedilen mevkide elektrik direği devrildiği için olayın yaşandığı tarihte elektrik olmadığı için görüntülerin de olmadığını belirtti. Yani teknik arızalar sebebiyle ortada bir görüntü yoktu. Hem vatandaş hem de Sayın Gürkan, ne dediyse yazdık…

*Tabi çok sevdiğim usta şair Atilla İlhan da çok değerli şiir yazmış zamanında, diyor ki usta şair ‘Cinayet Saati’ şiirinde;

“Cinayeti kör bir kayıkçı gördü,

Ben gördüm kulaklarım gördü.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu