Bir kahvaltı meselesi

Hepimiz biliyoruz, neredeyse her şeye her gün zam geliyor, hayat pahallılığı aldı başını gidiyor. Üstelik Edirne kendi sıkletinde oldukça pahalı bir kent. Bizler de dışarıda yemek yeme alışkanlığını epeyden beri terk eden insanlarız. Emekli olunca daha dikkatli harcamak zorunda kalıyoruz. Üstelik uzun bir süreden beri dışarıda normal yemek yediğimde midem bozuluyor artık. Çünkü kalitesiz ürünlerle maksimum kar elde etmeyi hedefleyen esnafların sayısı azımsanmayacak kadar fazla.

Hadi diyorum, arada bir dışarıda bir iki arkadaş veya dostla kahvaltı yapalım. İşte bu bağlamda da çok yakın bir zamanda yaşadığım olayları sizlerle paylaşmak istedim. Biz üç kişi Karaağaç’ta daha öncede bir kaç defa gittiğimiz, kahvaltısının iyi olduğunu düşündüğümüz yere yine kahvaltı için gittik ve serpme kahvaltı istedik. Serpme kahvaltıda daha önce verdikleri bazı yiyecekleri kaldırdıklarını, peynirin ve zeytinin kalitesini bozduklarını fark ettik. Ancak, “fiyatları sabit tutabilmek için bir kaç eksiltme yapmasının normal olduğunu” düşündük. Üç kişiye minik bir çaydanlıkla çay verdikleri için, biz de ikinci çaydanlığı istedik. Neyse, kahvaltıyı bitirip ödeme faslına geçtiğimizde gerçekten gözlerime inanamadım. Hepimizin bildiği gibi çay, kahvaltıda sınırsızdır. Ama ikinci çaydanlık için de ayrıca ücret aldıkları gibi, fiyatları çok abartırken kahvaltı kalitesini inanılmaz bir şekilde düşürmüşler. Bu olaydan on beş gün kadar sonra bizim mahalledeki işletmelerden birinde eşimle birlikte kahvaltı yaptık. Çeşit ve kalite daha iyiydi. Ayrıca buradaki kahvaltı mekanı Karaağaçtakine göre lüks olması sebebiyle daha fazla ödeme yapacağız diye düşünürken daha az ödeme yaptık ve bize ayrıca kahve de ikram ettiler.

Şimdi, bazı esnafların neden müşteriyi “yolunacak kaz” gibi gördüklerini merak ediyorum. Koşulları aşağı yukarı aynı olmasına rağmen neden fazladan para aldıklarını anlamak istiyorum. Çünkü bu davranışın ahlaki olmadığına inanıyorum. Sonra lafa gelince, herkes hayat pahalılığından söz ediyor. Ama iş uygulamaya gelince, parayı en fazla nasıl kazanırız anlayışını benimsiyorlar. Biz bir daha o mekana hiç gitmeyi düşünmüyoruz. Fakat ben merak ediyorum; “serbest piyasa ekonomisi” dedikleri şey insanları aldatmak mı? Bu iş yerlerine dur diyen, denetleyen yok mu?

İnanın, ülkemizin bir başka kenti Edirne’ye göre daha ucuz. Geçenlerde arkadaş anlatıyor; “Eskişehir’de dört kişi yemek yedik ve Edirne’de ödediğimiz paranın yarısını ödedik.” diye.

Bugün Trabzon Arakale Cafe restorantta kahvaltı yaptık. Şef Rabia Hanım, yardımcıları Ali ve Enes Beyler inanılmaz bir enerji ve sabırla bizlere hizmet ettiler. Karadeniz’in kenarında Edirne’de uzun süreden beri tatmadığım lezzetleri tattım.

Şimdi biri çıkıp “Sen de dışarıda yeme!” diyebilir. Fakat insan olarak biz kaliteli ve güzel şeylere neden daha uygun fiyata ulaşmayalım? Bu bizim hakkımız.

Sağlıkla ve sevgiyle kalın.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu