‘Ek kitaplar velilerin belinde yük’
Okullarda, öğrencilerden talep edilen ek kaynakların maliyetinin oldukça yüksek olduğunu ifade eden Eğitim-İş Edirne Şube Başkanı Murat Akçay, özellikle yabancı dil sınıflarından istenen kitapların ithal olması sebebiyle maliyetin daha da arttığını ifade etti. Akçay, üniversite hazırlığı için alınan test kitaplarının da velilere mali yük oluşturduğunu dile getirerek, velilere öğrenciler üzerinde baskı kurmamaları konusunda çağrıda bulundu. Veli-Der Edirne Şube Başkanı Benay Gürsel ise, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilen ücretsiz kitapların yetersiz olması sebebiyle, öğretmenlerin ek kaynak talep etmek durumunda kaldığının altını çizdi.
Özellikle üniversiteye hazırlıkta sıkça kullanılan test kitapları ve ek kaynaklar velilere kayda değer ek maliyet oluşturuyor. Eğitim-İş Edirne Şube Başkanı Murat Akçay ve Veli-Der Edirne Şube Başkanı Benay Gürsel, gazetemize özel açıklamalarda bulunarak, okullarda istenen ek kaynak kitapları ve üniversite hazırlığı için tercih edilen kitapların ücretlerini ve bu ücretlerin veliler üzerindeki etkisini değerlendirdi.
‘İNGİLİZCE KİTAPLARININ İTHAL OLMASI FİYATLARI KATLIYOR’
Okullarda ve özellikle dil sınıflarında yabancı dil öğrenilmesi için ithal kitap almanın elzem olduğunu dile getiren Eğitim-İş Edirne Şube Başkanı Murat Akçay, öğrencilerin kitaptan önce, barınma, yemek gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini ifade etti. Akçay; “İngilizce kitapları, İngilizce dilinin anadili olduğu ülkelerin referansları dikkate alınır. Dil sınıflarında, dil öğrenilmek isteniyorsa o ülkelerin kitaplarından referans alınması gerekir. Bu da kitabın maliyeti üzerine, dışarıdan getirdiğiniz ek bir maliyet. Kitaplar yurtdışından geldiği için de fiyatları daha da katlanıyor. Dünya insanı yetiştirecekseniz, bir dil de öğrenilmesi gerekiyor. Dolayısıyla bunun için de kaynak, pratik, çalışma lazım ve bunun için de maliyet kaçınılmaz. Devletin verdiği kitaplar da dil öğretimi için yetersiz. Eğitimin en önemli enstrümanı kitap ama çocukların önce barınma, yemek gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması gerekir ki o çocuk kaygıları olmadan eğitim görebilsin” dedi.
‘ÖĞRENCİ VE VELİLERİN BİRİNCİ ÖNCELİĞİNİN ÜNİVERSİTE OLMAMASI LAZIM’
Üniversite hazırlığı için kullanılan ek kaynak ve test kitaplarının yeni bir sektör doğurduğuna dikkat çeken Akçay, üniversiteye girişlerin kolaylaştığını ve üniversite okumanın iyi meslek sahibi olmak demek olmadığını vurguladı. Akçay; “Üniversite sınavı hem veliler hem öğrenciler için çok hayati bir sınav. Günümüz koşullarında her veli, çocuğunun üniversiteye gitmesini, şayet giderse iyi bir iş ve meslek sahibi olacağına inanıyor. Aslında durum öyle değil; üniversiteler, meslek bulmanın birinci şartı değil. Bunun için meslek liselerinde ara eleman yetiştirilip, liseden sonra da kişiler sektörlere kazandırılması gerekir. Ancak herkes için 1’inci öncelik üniversite. Dolayısıyla maalesef bu da yanlış eğitim politikalarından kaynaklanıyor. Artık baraj puanı da yok, hiç iyi olmadı. Artık üniversite sadece akademik anlamda veya çok belirli meslek gruplarında ihtiyaç. Bundan dolayı daha fazla ara eleman yetişmesi gerekir. Birçok meslek grubunda da ara eleman ihtiyacı hat safhada. İşi bilen kişi yok, ama herkes üniversite okuyor. Bu durum da ister istemez bir sektör doğuruyor; ek kaynaklar ve kitaplara veliler yönlendiriliyor. Öğretmenler kitap önermese bile, veliler ‘hangi kaynakları, kitapları alalım?’ diye sorarak baskı kuruyor. Kitaplar da büyük bir maliyet. En uygun kitap 150 liradan başlıyor. İkinci el kitaplara da yönelim var. Hem veliler açısından ciddi bir maliyet, hem öğrenci ve öğretmenler için de ciddi bir dert” şeklinde konuştu.
Akçay, Türkiye’ye her türlü mesleğin işçisinin lazım olduğunun altını çizerek, mesleklerin de şartlarının iyi olması gerektiğine vurgu yaptı. Akçay; “Her çocuk doktor, mühendis, bankacı, avukat, savcı ve hakim olamaz. Bu ülkeye tezgahtar da lazım temizlik görevlisi de lazım, şoför de lazım, tatlıcı da lazım. Önemli olan bu insanların ne iş yapıyorsa olsunlar, yaşam şartlarının iyi olması lazım. Bugün bir temizlik görevlisi eşine ‘bugün gel dışarıda yemek yiyelim’ diyebilmeli. Ya da en azından senede bir haftalığına tatile gidebilir. Her anne-baba çocuğunun iyi yerlere gelmesini ister ama bu işleri de birilerinin yapması gerekir” diye konuştu.
‘BAKANLIK ÜCRETSİZ KİTAP SAĞLIYORKEN, EK KİTAP TALEP EDİLMESİ BİZİM İÇİN BÜYÜK BİR SORUN’
Veli-Der Edirne Şube Başkanı Benay Gürsel, kırtasiye masrafları, okullardan istenen bağışlar ve öğrencilere verilen harçlıkların yanı sıra okullardan istenen ek kaynak ve kitap ücretlerinin veliler üzerine büyük bir maddi yük bindirdiğini ifade etti. Gürsel; “Veliler olarak, özellikle son zamanlardaki derin ekonomik problemlerimiz üzerine, çocuklarımızı okula gönderirken ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldık. Kırtasiye masrafları, okullarda toplanan bağışlar, çocuğumuzu okula gönderirken karnını doyurması için verdiğimiz harçlık masrafları biz velilerin açıkçası belini büküyor. Bunun üzerine Milli Eğitim Bakanlığı ücretsiz kitap sağlıyorken, ek kitap talep edilmesi bizim için büyük bir sorun” açıklamalarında bulundu.
Bakanlık tarafından verilen kitapların, LGS ve YGS gibi sınavlar için yetersiz olduğunu kaydeden Gürsel; “Milli Eğitim Bakanlığı’nın verdiği kitaplar, aslında o çocuklara uygun olan kitaplar değil. Son derece baştan savma kitap içerikleri var. O kitaplara bakıldığında, bir de LGS ile YGS’de çıkan sorulara bakıldığında; ikisinin de birbiriyle alakası yok. Öğretmenler de direkt olarak kitap aldırmak zorunda kalıyorlar. İyi bir eğitim veriyorsan, ders materyalini de en iyi şekilde hazırlamak zorundasın. Sınavlarda ne isteniliyorsa ona uygun kitap hazırlamak durumundasın. Ama yetkin olmayan kişilerce hazırlanan kitapların kalitesi de ona göre oluyor. Vergilerimizle o kitapların ücretlerini zaten ödüyoruz. Bir de üstüne ek kaynak almak durumunda kalıyoruz” ifadelerini kullandı.
“BU ÜLKEYE HER MESLEĞİ EN İYİ YAPAN KİŞİLER GEREKLİ”
Gürsel, üniversite okuyan ya da okumayan herkesin, düzgün eğitim aldığı takdirde, hangi mesleği yaparsa yapsın saygınlık kazanacağını belirtti. Gürsel; “Herkesin ekonomik noktası yüksek olması gerekir ama bir vatandaş çöp topluyorsa bile, o çöpü nasıl toplayacağını bilmesi gerekli. Ürettiği şey, yaptığı iş neyse onun sosyal noktasını da kavrayabilmeli. Bu da iyi bir eğitimden geçiyor. Evet, her meslek gerekli, ama bu ülkeye her mesleği en iyi yapan kişiler gerekli. Eğitim alan kişinin, hangi mesleği yaparsa yapsın saygınlığı artacaktır kendine olan saygınlığı da artacaktır. İlk eğitim aileden başlıyor. Öğrenci belirli bir aile eğitimi aldıktan sonra, okulda öğretmenin de işi kolaylaşıyor. Onlar mezun olduktan sonra ülkedeki yöneticilerin de işi daha kolay olacak” açıklamasını yaptı. Adem Batuhan SEVER
