“Gönül, teknolojiye yenilmemekten yana”

 

Edirne’nin tıpkı Kırkpınar Geleneği gibi tarihten bugüne süregelen başka bir sanatı daha var… Süpürgecilik zanaatı. Unutulmaya yüz tutmuş, tükenmekte olan Edirne’nin meşhur süpürgecilik sanatı hakkında, 53 yıldır süpürgecilik yapan Hamdi Gaspar ile zanaatı üzerine konuştuk. Bize atölyesini açan, imalathanesini de gezdiren Gaspar, meslek tükenmek üzere de olsa zanaatını icra etmekten hiç mutsuz değil. Sadece bir gün süpürgeciliğin tamamen teknolojiye yenilebileceği için düşünceli.

-Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Adım Hamdi Gaspar.1949 Edirne doğumluyum, evliyim 2 çocuk babasıyım. Süpürgeciliğe 1965lı yıllarda çırak olarak başladım. Sonra kalfalık yaptm.1969 da askere gittim 1971’ de geldim bu iş yerimi açtım. Hala devam etmekteyim.

-Geçmiş zamanda süpürgecilik nasıldı?

1971’li yıllarda süpürgeci olarak 200-250 tane iş yeri vardı. İş yerlerinde en az 5 kişi çalışıyordu. Mesleğimiz 1975li yıllarda çok kazançlı, çok iyi bir meslekti. Eskiden süpürgecilikten kazanılan para bütün bir evin masrafını karşılardı.

-Sanırım şimdi durum geçmişteki gibi değil. Şimdi nasıl sıkıntılar yaşıyorsunuz?

Artık 15 tane esnaf kaldık her geçen gün gelişen teknoloji bizi bitirdi. Üretim azaldı ama süpürge tüketimi bir o kadar daha azaldı. Süpürgenin ham maddesi tarım ürünüdür. Çiftçi ve üreticiler bunu ekerler ticaret borsası alım, satıma açık arttırma usulü ihaleyle esnafa satar. Esnaf kiloyla bunu alır ve imalata başlar. Bizim en çok belimizi büken üretmiş olduğumuz süpürgeyi aracılarla satmak. Aracı kurumlar daha çok para kazanır yani. Geçmişteki kazanca baktığımda bu kadar çalışmaya, emeğe, göz nuruna rağmen bu işin bedeli bu olmaması lazım. Bunun kaynağı kendi ürünümüzü pazarlayamamak. Diğer bir sıkıntı eskiden hammaddeyi biz kendimiz üretiyorduk. Edirne’de Karaağaç, Merkez, Yıldırım, Bosnaköy bu otları ekiyordu. Şimdi ekilmiyor. Çünkü hasatı yapacak insan vardı. Ekiminden yapımına kadar ben bile yaptım. Ama artık yapmıyorum. Artık hasatı da toplayacak adam kalmadı. Gençler onu da yapmıyor. Eskiden Türkiye’nin her yanına buradan hammadde gidiyordu. Sonra bölge olarak onlar da tükendi. Kendileri ekmeye başladı. Kırklareli, Adapazarı, Niksar, Tokat, Çarşamba, Ünye’ de yapılıyordu süpürge üretimi. Ailecek çalışırlardı oralarda. Hammaddeyi Edirne’den alıyorlardı. Şimdi ya hammaddeyi kendileri üretiyor ya da artık hiç yapmıyorlar. Anlayacağınız hammaddeden de olduk zamanla.

-Burası sizin kendi iş yeriniz. Fakat siz de hala çalışıyorsunuz. Ne yapıyorsunuz burada? Ne kadar çalışanınız var?

Ben burada ilk baş süpürgenin tellerini ayırarak yapımına hazırlıyorum. Süpürge 4-5 işlemden geçen emekli bir iştir. 47-48 sene geçti kendi işimi yapıyorum. Allaha şükür ama karşılığı bu olmamalıydı. Teknoloji gelişince biz geride kaldık. Tüketim alanı çok daraldı. Mesleğin en zor kısmı süpürgenin sapını bağlamaktır. Benim yaptığım iş ayıklamak bu çok yorucu değil. Burada çalışan arkadaşlar süpürge başına çalışıyorlar. Erken gelen erken gidiyor vs. Çalışanlar da çok mağdur bizim gibi. Ücret kadar maaş alıyorlar, onu alamayan da var. Emeğin karşılığı yok. 5 tane çalışanım var. Makineyle de artık süpürge üretilebiliyor. Bende de makine var ama daha çok elle dikiyoruz. Arkadaşlar işsiz kalmasın diye elle dikiyoruz, onları destekliyorum bir şekilde. Çünkü bu işten ekmek bekleyen evler var. Bir de işe alıştık artık. Zaten biz bu işe alışık olmasak bir gün bile yapamayız.

-Görünüşe göre şu an süpürgecilik mesleğinde çırak bulup, çalıştıramıyorsunuz. Öyle mi?

Bu işi yapacak adam da kalmadı. İstikrarı olmayan bir iş. Artık çırak yok. Hangi anne-baba çocuğunu bu işe verir. Her an tükenebilecek bir meslek, geleceği yok. Emekli olan arkadaşlar yapmaya çalışıyorlar. Ben kendi çocuğumu bile mesleğin geleceği yok diye bu işe sokamadım. Gönül isterdi ki babadan oğula nesillerce sürüp gitsin bu meslek. Ama nerede!

-Belli ki çok emek isteyen bir iş süpürgecilik. Süpürge kaç tane işlemden geçiyor. Biraz bahseder misiniz?

Süpürge toplam 5 tane işlemden geçerek son halini alıyor. Ayıklama, bağlama, sarma, telleme, dikme şeklinde. Ben de işe ilk başladığımda ayıklama işiyle başladım. Senelerce süpürgenin her işlemini yaptım. Artık yoruldum tabi… Şimdi sadece ayıklama işini yapıyorum. Seneler geldi geçti yine başladığım işleme geri döndüm anlayacağınız. Bu iş böyle her işlemi yaparsın. Tek kalsan bile oturup bir süpürgeyi üretebilmelisin.

-Edirne’nin aynalı süpürgeleri meşhur. Turistik çarşıların hepsinde minyatür halde satıyorlar. Siz de aynalı süpürge üretiyor musunuz?

Edirne’ de gelin çeyizi aynalı süpürge olmadan olmaz. Aynalı süpürge her gelinlik kızın çeyizine koyulur. Rivayete göre kız süpürürken aynasından kaynanasını görürmüş. Ben yapmıyorum ama yapan arkadaşlara yaptırıp, hediye ediyorum. Bunu minyatür şekilde yapıp turistik amaçlı satıyorlar tabi. Biz pek üretmiyoruz onlardan. Hatır gönül işi olursa yapıyoruz elbet ama satmak amaçlı aynalı süpürge üretmiyoruz. Çok uğraştırıyor, daha meşakkatli bir iş.

-Teknolojinin artık ilerlemesiyle süpürge kullanımı baya azaldı. Fakat hâlihazırda sizin gibi süpürgecilik yapan emektarlar var. Satış, tüketim az, üretim var. Peki, sizce süpürgecilikten başka nasıl kazanç sağlanabilir? Ya da ne yapılır da süpürgecilik ölmez?

Süpürge kullanılmıyor artık. Süpürgenin artık pazarı yok. Ayrıca her şeye zam geldi. Tüketim, üretimin masraflarını karşılamıyor. Bu meslek tamamen biter diyemiyorum dilim varmıyor, devam eder. Ama kurum ve kuruluşların da süpürgeciliğin yaşaması için mücadele etmesi gerekir. Reklam, tanıtım, fuarlar, sergi gibi işlerle desteklenmeliyiz. Biz süpürgecilere yurtiçi- yurtdışı sergi, fuarlar takip ediliyor olsa faydası olur.

-Ürettiğiniz süpürgeleri nerede pazarlayıp, nasıl satıyorsunuz?

Ürettiğimiz süpürgeleri İstanbul’da pazarlara, Anadolu’nun bazı illerine satıyoruz.

-Bize atölyenizi açtığınız, bizi misafir ettiğiniz için çok teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim. Gönül isterdi ki bu sanatın, bu emeklerin karşılığı hiç tükenmemek olsun fakat teknolojiye yenik düşeceğiz. Bizi tarihe yazdığınız için ben teşekkür ederim.

RÖPORTAJ: DAMLA GÖÇ

FOTOĞRAF: SONGÜL KONAR

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu