İslam tarihinde cami merkezli ilim halkaları

           İslam toplumunda inananlar için cami, sosyal, siyasal ve kültürel hizmetlerin merkezi konumunda olan bir kurumdur. İslâm’da eğitim-öğretimin camilerle çok yakın ve sıkı bir ilişkisi vardır. Zira Hz. peygamber, mescitde hem ashabına namaz kıldırmış, hem de İslâm’ın emirlerini onlara öğreterek tebliğ etmiş, âdeta öğretmenlik yapmıştır. Ashab-ı Kirâm, mescidin içinde ilim halkaları teşkil ederek Hz.peygamberin talim ve tebliğini dinleyip bilgi sahibi olmuşlardır. Ayrıca fakir sahabîlerin kaldığı Mescit-i Nebevî’ye bitişik “Suffa” veya “zulle” denilen yatılı bir okulun yapılması, cami-eğitim ilişkisi yönünden önemli bir merhaledir. Asr-ı Saadetten beri camilerin hâlâ bir medrese gibi çalışması, “Suffa” ile alakalı geleneğin devamıdır.

            Asr-ı Saadette, Kur’an ile ilgili öğretim cami ve mescitlerde yapılıyordu. Meselâ, İmran b. Hüseyin ve Ebu Musa el-Eş’arî, Basra Camiinde; Selman el-Farisî, Medain mescidinde Kur’an öğretmişlerdir. Yine Mescid-i Nebevî’de önemli ders halkalarından birisi de Medine ehlinin fakihi Rebîa’nın halkası idi. Fetihlerle birlikte çeşitli ilimlerin öğretildiği mescidler her yerde artmıştı. Meselâ,  Amr b. As Mescidi Fustat’da; Ukbe b. Nafi Mescidi Kayrevan’dabu yönüyle dikkati çekenlerdendir.

             Camilerin eğitim-öğretim yeri olarak hizmet vermesine Asrısaadetten sonra Emeviler, Abbasiler dönemlerinde de devam edilmiştir. Hicrî 3. asırda Bağdat’da otuz bin mescidin varlığından söz edilir. Büyük camilerde, meselâ Şam Emeviyye Camii gibi, kurulan ders halkalarında hocalar ihtisaslarına göre talebelere ders okutmuşlardır. Kimi yerde mezheplere göre kürsüler teşkil edilmiştir. Mısır’da Ahmedİbn Tolun Camii’nde dört mezhebe göre fıkıh kürsüleri mevcuttu. Âlimler eserlerini çoğu zaman camilerde telif etmişlerdir.

              Meselâ, İmam Malik, Muvatta’ını; İmam Şâfî el-Ümm’ü; İmam Gazzaliİhya’sını ders okuttukları camilerde yazmışlardır. Camilerde sadece dinî ilimler değil, lisan, şiir, tıp ve astronomi gibi zamanın ihtiyacı olan diğer ilim dallarında da tedrisat yapılmıştır. Camilerde yapılan tedrisat, sonraki yıllarda kurulan medreselerin kuruluşuna ön ayak olmuş ve özellikle de Mescid-i Nebevî yapı itibariyle olmasa da, program, ders veriliş şekliyle, hicri 4.asırda ortaya çıkan ve hicri 5.  asırda yaygınlaşan medreselere model teşkil etmiştir. Meselâ, El Ezher, bir cami-okul olarak ortaya çıkmıştır.Hicri 4.asırda İbnCübeyr, Bağdat’da, İmam Razi Kazvinî’nin camide ders verdiğini; hicri 8.asırda da ünlü seyyahİbnBatuta, Mısır Ezher ve Şam Ümeyye Camiinde ders halkalarının mevcut olduğunu ifade ederler. Bu durum, medreselerin açılmasından sonra da camilerde eğitim-öğretim faaliyetlerinin devam ettiğine delâlet eder. Selçuklular ve Osmanlılar devrinde de pek çok medrese inşa edilmesine rağmen, camilerin eğitim-öğretim alanındaki rolü devam etmiştir.

               Cami ile medrese Osmanlılarda da iç içedir.Camilerin eğitim-öğretime olduğu kadar, güzel sanatların gelişmesine de katkısı olmuştur. Osmanlılarda tezhip, hat meşki, Kur’an ta’limi ve hıfzı gibi dersler, uygulamalı olarak, bazı camilerde verilirdi. İstanbul Nuruosmaniye ve Amasya Bayezid camileri bu işlevleriyle öne çıkmıştır.Evliya Çelebi, Bursa Ulucami’de yetmiş yerde bütün ilimlerde ders halkalarının mevcudiyetinden bahseder. Bu dönemde dâru’l-hâdis, özellikle de dâru’lkurra gibi ihtisas medreseleri Selâtin camiler bünyesinde açılmıştı. Bu durum Osmanlıların son dönemlerinde devam ettiği gibi Cumhuriyet’ten sonra da devam etmiştir. Mesela, 1950’lerde ve sonraki yıllarda Hüsrev Efendi, Fâtih Camii’nde hadis, siyer ve fıkıh dersleri okutmuş.

            Kadıköy Müftüsü Mekkî Efendi, yine Fâtih Camii’nde tefsir ve hadis dersleri (KâdîBeydâvî Tefsiri ve Sahîh-i Buhârî) okutmuş, bir ara İstanbul Müftülüğü de yapmış olan Bekir Hâki Efendi de Şehzâde ve Fâtih Camii’nde Buhârî ve Müslim’in ittifak ettikleri hadisleri cemeden “el-Lü’lüüve’l-mercân”ı, Süleymaniye Camii’nde ise fıkıh kitabı Hidâye’yi okutmuştur.

           Sonuç itibariyle Camiler İslam’ın ilk döneminden itibaren Müslümanlar için bir kültür ve eğitim merkezi görevi ifa etmektedir. Günümüzde ise Diyanet İşleri Başkanlığının bu yönde olumlu çabaları neticesinde camilerde gençlik merkezleri, cami dersleri, yaz kuran kursları, dört altı yaş ve yetişkin bayanlara yönelik kuran kursları ile adeta asr-ı saadet işlevinin benzerlerini bünyesinde barındırma açısından önem arz etmektedir. Şüphesiz bu işlevlerin yerine getirilmesinde donanımlı din görevlilerinin istihdamının da etkisini ve katkısını unutmamak gerekir.

 Edirne İl Müftülüğü Din Hizmetleri Uzmanı-Mahmut İNCİ

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu